22 Ekim 2013 Salı

öğrenmek için; KENDİNİZİ MECBUR ETMEK

Kendinizi geliştirmek ve hızlı öğrenmek için
KENDİNİZİ MECBUR ETMEK

Yapabilirlik, Olumlu Motivasyon, Kolay-Zor İlişkisi
Sürekli söylediğim bir söz: ‘‘Yapabilirsiniz; zor değil!’’dir.
Kadın olarak doğamız gereği içsel anlamda çok güçlü, çok dayanıklı ve kolay pes etmez olduğumuzu bildiğimden, sizin için de kolayca ‘‘bu nedir ki, kolay!’’ diyorum.
İyi ve seçkin niteliklere sahip olma motivasyonunuzu desteklemek için de söylüyorum bu sözleri ve elbette söyleyeceğim.
Biliyorum; olumlu motivasyon gücünüzü, güveninizi artırır; yapabileceğinize sizden başka dostların da inanıyor olduğunu bilirseniz; ille de yaparsınız! YAPABİLİRSİNİZ!!!
Ama...

Bugün, bugüne kadarki söylemime bir ilavede bulunacağım.
‘‘Kolay; zor, hiç değil; biraz itina, biraz dikkat; yapabilirsiniz.’’ demeyeceğim:
Ne için kapasitenizi ve gücünüzü küçümseyecekmişsiniz?
Bunca yıl kimi yanlışları doğru bilerek yaşamış ve değiştirmeniz gereken alışkanlıklar edinmişsiniz...
Ev, aile, iş-güç, çoluk-çocuk demiş; kendinizi sevmeyi, kendinizi geliştirmeyi ve kendinize yatırım yapmayı unutmuşsunuz...

Hayatta çabasız hiç bir şey olmaz.
Çalışmadan, çabalamadan ulaşılan hedef, kazanılan başarı yok.
Bir şeyleri, hele ki yıllardır değişmeden giden bir şeyleri değiştirme kararı çok büyük, önemli bir karar ve uygulaması da hiç mi hiç kolay değil.
Ama...

YAPABİLİRSİNİZ.
Çünkü, güzel olan, güven veren, saygı uyandıran başarılar zor elde edilir.
Değerli olan, o kadar kolay olamaz. Zoru elde etmek, zevklidir. :)
Eleganlık zaten değerlere sahip olmak, dolayısıyla değerli olmaktır.

Taşımak istediğiniz değerlere sahip olurken ya da zaten sahip olduğunuz hasletleri (erdemleri) geliştirirken neler yapabileceğinizi, bu blogda anlatmaktayım.

Şimdi size yeni bir yöntemden söz edeceğim:
KENDİNİZİ MECBUR BIRAKMAK

Kendini Mecbur Etmek; Kendini Zora Koşmak; kolay yol dururken kendi gelişmenize katkıda bulunmak amacıyla zorlanacağınız yolu tercih etmenizdir.
İlk makalemde size mecburiyetlerinizi saptayın ve kendinize vazife edindiğiniz ama esasen mecbur olmadıklarınızı değiştirin; demiştim. (bakınız. ‘‘Hayatınızı değiştirmek için kendinizi geliştirmek’’)
Bugün ise ‘‘mecburiyet edinin’’ diyorum:
Gelişeceğiniz, öğreneceğiniz konuları bir an önce öğrenmekten başka çareniz kalmasın.
Başaramazsanız, mahçup olacağınız pozisyonlara girin.
Sonra da mahçup olma ihtimalinizi eleyin :)

Bunu elbette derhal disipline olarak ve kendinize hedef koyacağınız süre ve konu kısıtları çerçevesinde başaracaksınız.

Mesela:
Başaracağınız süre 3 ay. Konunuz ‘‘İtalyanca öğrenmek’’ değil; ‘‘bankacı konuklarınızı ağırlamak için İtalyanca öğrenmek’’. Bakın; öğreneceğiniz İtalyanca’nın kapsamını şu an için bir sektörün literatürüyle sınırlandırdınız bile. ;)

Ya da eşinizin Avusturyalı iş ortağını ağırlayacağınız dönemde onlarla misafir perver bir iletişim kurabilmek. Öğreneceğiniz Almanca’yı günlük dostane bir sofra sohbetiyle sınırladınız. İşiniz bir parça kolaylaştı.

Konunuz, Dünya Mutfaklarında füzyon lezzetler değil; Alman müdürünüzü ağırlarken sunmak üzere Türk ve Alman Mutfağının birlikte uyumlanabileceği lezzetleri keşfedeceğiniz bir füzyon mutfak... Çalışıp öğreneceğiniz mutfak sayısını 2’ye indirdiniz.

Konunuz, dünya sineması değil; Roman Polanski filmleri. Öğrenme süreniz .... gün.

Konunuz ev içi tasarımında (bu mesleğe sadece bizde ‘‘iç mimarlık’’ deniyor; bütün dünyada iç tasarım= interior design.) 1960 sonrasının post modern yaklaşımları gibi 10’larca kitabı okuyup 100’lerce görsel literatürü araştırmanız; değil.
Deniz kenarı 2.konutların iç tasarımında post modernden çıkış; 90’ların yeni, eklektik bakış açısı.
Araştırma alanınızı daralttık. ’80’lerin sonu, 90’ların başını kapsayacak konut iç-tasarım süreli yayınlarının genel ve dikkatli bir taraması ve bir kaç bilimsel makale okuyabilirsiniz.
Öğrenme süreniz, bu sunumu yapmanız gereken toplantının tarihi ile sınırlıdır.

Bu yöntem, hayatımda sıklıkla tercih ettiğim bir hızlı öğrenme, ille de öğrenme:) yoludur.

Samimi bir örnek:
Konunuz, fazlalığınız olan 15 kilo’yu vermek değil; önünüzdeki 3 ayda 5 kilo vermek. Çabanızı, olası yorgunluğunuzu ve yaşayacağınız stresi 3’te 1 azaltıp başarı oranınızı, 3 katı artırdınız. :)
Kocaman bir hedef, ürkütücü görünebilir; imkansız bile görünebilir. Hedefe giden süreci aşamalara ayırmak hem işinizi kolaylaştırır; hem hayatınızın akışı içine hedefinizi katmanız kolaylaşır.
Tamamladığınız her parça sizi hedefinize yakınlaştırır. Üstelik bunu mutlulukla yaparsınız…

Ben bu yöntemi küçücük bir öğrenciyken keşfetmiştim. Başardığım çok şeye bu yöntemle başladım. Hala yapıyorum.Çok faydasını gördüm ve bugün sizlerle paylaşmak istedim.

Dil mi öğreniyorsunuz?
O lisanı kullanmak zorunda bırakın kendinizi.
‘‘Hayatınızı değiştirmek için kendinizi geliştirmek’’ makalemde söz etmiştim.
İşyerinde yabancı konuklarınıza mihmandarlık yapın.
Yabancı konuklarınız gelene kadar öncelikle ihtiyaç duyacağınız yardım ve sohbet konularını belirleyip o konular ağırlıklı hazırlanın. (O konuların sözcüklerini, deyimlerini, ilgili grameri öğrenin. Yurt dışına mı çıktınız? O memleketlilerle ahbap olun.)
Kendinizi o dili konuşmaya mecbur bırakın.

Değişik bir kuzin (=bir ülkeye özgü mutfak) mi öğrenmeye karar verdiniz. Bir yandan kitaplardan çalışıp hazırlanırken 1,5 ay sonra dostlarınızı o ülke kuzininden hazırlayacağınız yemeğinize davet edin.

Kendinizi öğrenmeye mecbur bırakmak, en stresli ama en etkili ve heyecan verici öğrenme yollarından biridir.

Sizi ileriye götürecek büyük adımların da başlangıcı olur.

‘‘Hedefinizi belirleyin. Yolunuzu aklınızda çizin. Sonra kısa etaplara ayırın. Ve her bir etabı başarmayı kendinize mecburiyet edinin.’’

İlk denemelerinizi, hayatınızın iş değil ama daha az riskli alanlarında yapın. Gelişme ve öğrenmedeki başarınızı kendinizde gözlemleyin. Biliyorum ki pek yakında yaşamınızın her alanında uygulayabileceksiniz, kendinizi mecbur bırakarak öğrenmeyi.

Bir kez daha söyleyebilirim, artık; ‘‘kendinizi mecbur ederek öğrenmek’’ çok kolay aslında... ve heyecan verici. :)

Merakınız ve heyecanınız hep var olsun... Hepinize neşeli günler dilerim.
İlhan Hande