1 Mart 2014 Cumartesi

Yeni Arkadaşlar Yeni Tanışmalar

Kısa aradan sonra tekrar merhaba! :)

Sizleri sadece teknik ve somut konularda değil; mental alanda da destekleyebilmek için biriktirdiklerimi yeniden düzenledim! Ve sonuç…!

Şu ana kadar bu blogda okuduklarınızı uygulamaktaysanız oldukça yol kat ettiniz demektir.
Daha çekici, güvenilir, hedeflerine ilerleyen ve bunları seçkinlikle yapan kadın olma seyahatinizden, kendinizdeki ve yaşamınızdaki gelişmeleri gördükçe daha keyif aldığınızı tahmin ediyorum.
Daha dikkatli ve ölçülü konuşan, sohbet konularını titizlikle seçen, hedeflerinize yardımı olacak yerlerde, yardımı olacak insanlarla dikkatleri olumlu anlamda üzerinizde toplayabileceğiniz sohbetler yapmaktasınız.
Özgüveniniz, duruşunuz, konuşmanız, davranışlarınız, kendine zaman ayıran ve özen gösteren dişiliğinizle sizin de izleyebildiğiniz olumlu bir yolda ilerlemektesiniz.
Katıldığınız toplantılar, tanıştığınız insanlar var.

Arkadaş ‘‘Arka-daş’’tır

İşte bu insanlardan bazıları sadece hedeflerinize yardımcı değil; aynı zamanda fikirleri sizinkilere paralel, ilgi alanlarınız birbirine yakın…
Bu birkaç yeni insanı kendinize diğerlerinden daha yakın bulmaktasınız.
Onlarla arkadaş olmakta, resmi toplantılar dışında da teklifsizce görüşmektesiniz…
Ve keyiflisiniz!
Birlikte konuşup gülebildiğiniz yeni arkadaşlar edinmek mutluluk verici!

Sizin adınıza memnunum.
Yeni arkadaşlar edinirken özen göstermeniz gereken bir kaç konu var:

Birlikte sohbet ediyor, gülüyor, beraber keyif aldığınız yerlere gidiyorsunuz.
Sadece konu başlığını anımsayarak güldüğünüz espriler ve hatta müdavimi olduğunuz mekanlarınız oluşmakta. Harika!
Lakin bu tatlı, hoşsohbet ve sevecen insanların henüz sadece arkadaşınız olduğunu, dostunuz olmadıklarını hatırlayın.
Kendi içinizi ortaya şimdi dökmeyin. Onlara iki sene verin!
Ciddiyim.
Bir insanın arkadaşınız olarak kalması mı gerekir, yoksa çok yakın arkadaş mısınız, anlayabilmeniz için en az 6 aya ihtiyacınız var.
Dostluğuna karar vermek için ise 2 yıla!

Kabul Edin

Yeni arkadaşlarınızla bir restoranda oturmaktasınız.
Sohbet nefis, konu konuyu açmakta. Yemekler, içkiler… Herkes gülüyor, herkes mutlu…?
Biriniz, bu samimi ortamın etkisiyle geçmişine dair bir anı paylaşmaya başladı.
Dinleyin. Yargılamayın.
Nazikçe, ilgi ve içtenlikle dinleyin. Gerçekten kalbinizle dinleyin. Anlamaya odaklı olun.
Paylaştığı, mutlu bir anıysa geçmişe dair mutluluğunu paylaşın.
Onu üzen, buruk bir anıysa bir iki sözcükle, konuyu çok uzatmadan nazikçe teselli edebilirsiniz. Bunu konunun çok vurgulamadan ve burukluğunun pekişmesine neden olmadan (yarayı daha da kanırtmadan) yapın.
Acımayın. Yargılamayın.

İnsanlar samimi ortamlarda içlerindeki bir sıkıntıdan söz edip bir parça hafiflemek isteyebilirler.
Ama kimse acınmak, yargılanmak, genellemelere tabi tutulmak istemez. Arkadaş arkadaşı yargılamaz, acımaz, ‘’oo! Senin gibi daha neler var…’’ v.b. genellemelere dahil etmez. Paylaşır ve olduğu gibi kabul eder.
‘’Arka-daş’’ın güzelliği buradadır, zaten.
Aile bile bazen ‘’Ah! Evladım keşke…!’’ diyebilirken ‘’arkadaş’’ bunu demediği için ‘’arka-daş’’tır.

Tanımak zaman ister

Şimdi yerleri değişin.
İçinizde bugüne değin saklamaya değer bulduğunuz bir mutlu an, ya da; saklı kalmış, az ya da çok yükünü hissettiğiniz bir keder var, ya...!
Genelleme yapmıyorum. Hayat böyle; bu hafif ya da derin keder her insanın kalbinde saklı.
İyi… Kötü… Paylaşmayın, henüz... Bekleyin.
Elbette paylaşacağınız zaman olacak.
Arkadaşlarınızın kalbinin kendinizinki kadar açık olduğunu kendi içinizi görür gibi görebildiğinizde paylaşabilirsiniz.
Ama henüz bu yeni, güler yüzlü ve sıcacık insanlar, sizi olduğunuz gibi kabul edip sevmeye hazır değillerse sabırsızlığınızla onları yitirebilirsiniz.
Emin olun, sizin insanları tanımaya ihtiyaç duyduğunuz kadar onların da sizi tanımaya ihtiyaçları var.
Bu zamanı ikinize de verebilirsiniz.

Birbirinizi Tanırken Neler Paylaşabilirsiniz?

( Yeni Arkadaşlarla Sohbet)

Yeni arkadaşlarınızla sohbet ederken elbette sadece havadan sudan konuşursanız kurmayı istediğiniz dostane bağlar hiçbir zaman kurulamaz.

Kendinizden, işinizden, detay vermeden ve sıkmadan ana başlıklarıyla projelerinizden söz edebilirsiniz... Özel durumlarınızı daha sonraya erteleyin.(Kavgalı olduğunuz akrabanız, eşini aldattığından şüphelendiğiniz aile ferdiniz, çoraplarını halıya attığı için 20 dakika hakkında şikayet edebileceğiniz kocanız beklesin, lütfen. İnsanlar henüz sizi tanımıyor ki. Siz, belki de fikirlerini almak istiyorsunuz; ama yeni arkadaşlarınız bunu bilemeyebilir.)

Başka insanlardan söz ederken empati kurun.
Hem haklı, hem haksız bulduğunuz noktaları objektif olarak belirttikten sonra sizin ağırlıkla hangi yönde olduğunuzu gerekçesiyle açıklayın.

Herkes politik görüşünü belirtmemişken siz ilk olmayın.
Politika veya taraftarı olduğunuz takımdan söz ederken arkadaşlarınızın görüşlerini yadsımadan, kötülemeden kendinizinkini belirtebilirsiniz.

Elbette sizi diğerlerinden ayıran yönleriniz var.
Bazen çevrenizdekilerden daha heyecanlı, bazen biraz üzgün, bazen coşkulu olabilirsiniz.
Yine de söz ve davranışlarınızı olabildiğince mantığınızla idare edin.
Duygularınızı maç izlerken, dans ederken, resim yaparken direksiyona geçirebilirsiniz.

Eğer bugüne kadar duygularınız davranışlarınıza yön vermişse kendinizi mantığınızla idare etmek başta zor gelebilir.
Bu hali doğallığınızı kaybetmeden, samimiyetle içselleştirmelisiniz.

İyi iyiyi, Kötü kötüyü çağırır

DİKKAT: ''Zihninizde sıklıkla çağrışım bulan kavrama dönüşebilirsiniz''

Çalışma arkadaşlarınız, aileniz, arkadaşlarınız, ahbaplar, komşular, mahalleli…
‘’Zaten herkes şöyle kötü! Aman burada herkes böyle kaba!...v.s.’’ dedikçe kötülük ve kabalıkla karşılaşırsınız.
Çünkü bu ruh hali sizi peşin hükümlü yapar.
Farkında bile olmadan etrafınıza yüklediğiniz sıfatları tanımlar zihniniz ve artık o kötümser haller zihninizde tanımlı ve benliğinize katılıdır.
Bu kötümserliği farkında bile olmadan çevrenize yansıtmanız, işten değil!
En ufak stres ortamında eleştirdiğiniz, olmayı hiç istemediğinize, kendiniz dönüşüverirsiniz.

İnsanların başkalarında kendinde olanı görmesi, ya da; ''bizler aynayız ve neyi düşünürsek onu yaşarız'' olgusu biraz da bu.

Zihninize daima iyimser terimleri tanımlatın.
Kötü olaylara, ''Nasıl düzeltebilirim?''; ''Nasıl toparlayabilirim?'' diye yaklaşın.
Zihninizde ‘’iyilik’’ ve ‘’yardım’’ çağrışım bulsun.
Zihninizde tanımlanan neyse o olabileceksiniz. :)

Velhasıl… :)
Siz içtenlikle nazik ve iyimserliğe odaklı olun. Arka-daş olun.

‘‘İyi arkadaşlarınız, ‘‘arka-daş’’lıklarınız olsun; her yerde iyilikle buluşun!
Hepinize güzel günler dilerim.
il-han

Gelecek Makale Hakkında…
‘‘Zihninizde ‘iyilik’ ve ‘yardım’ çağrışım bulsun.’’ dedim de…
Bizzat tanık olduğum bir iki olaydan yola çıkarak söyleyebilirim ki bazen, ‘‘Ne yaparsam, başkalarınca elegan görünmem? Eyvah! İstiyorum ama yapsam mı?’’ sorusunun cevabını kendi kendinize bulmakta zorlanabilmeniz mümkün.
Önümüzdeki makalemde içinizden gelen bir hareketin elegan olup olmadığına dair iç motivasyonunuzun ne olması gerektiğini yazacağım.
Anahtar sözcüklerimiz: ‘‘merhamet’’, ‘‘akıl’’, ‘‘nezaket’’.