5 Eylül 2013 Perşembe

Hayatınızı değiştirmek için kendinizi geliştirmek...

Başlarken...
Hoş geldiniz!

Bu blog sizi yeni ''elegan hayatı''nıza taşıyacak bir rehber.
Elinizdeki hayatı daha renkli ve seçkin olanıyla değiştirmek için biraz özen ve zamanınızı doğru planlamaya ihtiyacınız var. ''Elegan'' kadının ''elegan hayatı'' sizin hayatınız olabilir.

''Elegan'' sözcüğü Fransızca’dan dilimize girmiştir. Son yıllarda sıkça duyduğumuz bu sözcük iyi, faydalı ve seçkin niteliklere sahip olan demektir.

Sizler, size daha iyi olanaklar sunan bir hayata sahip olmak isteyen, potansiyeli yüksek, zeki, ama biraz kararsız kalmış; belki bir iki az düşünülmüş hatalı karardan ötürü moralsiz, azıcık da kalbi kırık olabilirsiniz. Biraz ailenin, biraz arkadaşların, biraz medyadaki trendlerin ortasında nereye gitsem diye düşünüyor olabilir ve bu arada detaylı düşünmeden deneme-yanılmalarda bulunabilirsiniz ki gerek yok.

Siz, sahip olduğunuz aklı, gücü, kadın olmakla doğuştan sahip olduğunuz zarafeti bir araya getirip kendi çizginizi oluşturacak; çevrenizde fark yaratan, model alınan, süzülerek geçip gittiğinde etkisini bırakan, kendinden emin bir ''elegan kadın'' olacaksınız.
Elbette tüm bunların size sunacağı ‘’elegan hayat’’ın tadını çıkarabilirsiniz.

Dışarıdan bakan tarafsız bir göz...
Sizinle ilgili hiç önyargısı olmayan; sizi tanımayan; daha önce hiç karşılaşmadığınız ve belki asla karşı karşıya gelmeyeceğiniz birine kendinizi kolayca anlatabilirsiniz.
Onun da sizi yargılamak veya dedikodunuzu yapmak, işlerinizi zora koşmak için nedeni bile yoktur.
Sizi tarafsızca dinler; fikrini ve yorumunu dışarıdan size bakan objektif bir göz ile söyler.
Sizin yeni hayatınıza sahip olabilmek için mevcut hayatınızdaki hatalarınızı tekrar etmemeniz için ihtiyacınız zaten budur: Dışarıdan bakan tarafsız bir göz.

Yeni hayatınıza doğru...
Size istediğiniz hayata sahip olabilmeniz için ihtiyacınız olan ipuçlarını vereceğim.
Sizin anlatacaklarımı hayatınıza geçirme hızınıza bağlı olarak 3 aydan 1 yıla uzanan bir süreç bu.
Mevcut hayatınız sizin eserinizdi. Oysa siz şu an hayatınızı değiştirmektesiniz.
''Elegan'' yani size pek çok olanak sunan, seçkin ortamlarda kendinize uygun insanlarla bir araya geleceğiniz; daha dışa dönük ve sosyal kapıları ve kişisel tanışmaları içeren seçkin niteliklerle bezeli bu hayata uyumlanmanız gerekir. Yoksa bu hayat sizi kabul etmez.

Nasıl daha zarif, alımlı, ölçülü, dikkatli, nazik, kültürlü, ince ve fit, gerektiği kadar becerikli olacağınızı; mimik ve jestlerinizi kontrol etmeyi, konuşurken seçmemeniz gereken sözcükleri, açtığınız ve katıldığınız sohbet ve yemeklerdeki tavrınızı, parfümünüzün kokusunu, saçınızın şeklini, eteğinizin boyu, makyajınızın koyuluğunu, kilonuzu kontrol etme yollarını, beden dilinizi, nasıl yürüyeceğinizi, okumanız gereken kitap ve dergileri, bilmeniz gereken özel isimleri, hobi ve diğer ilgi alanlarınızın neler olması gerektiğini, Türkçemiz’i şiir gibi ve bir yabancı dili güzel konuşmayı nasıl başarabileceğinizi bu blogda bulacak ve daha iyi bir hayata sahip olabilmek adına kendinizi geliştirebileceksiniz.

Bunun için henüz ;) zengin olmanız gerekmiyor... aklınız var.

Atacağınız her adımda yanınızda olmak istiyorum...
Siz adım adım gelişip güzelleşirken olan her gelişmeyi, her değişikliği benimle paylaşın.
Daha yükseğe çıkarken atacağınız her adım benim için önemli. Her adımınızda yanınızda olmak istiyorum.

Bu paylaşımlarınız için günlük köşemiz olacak... ''Eski siz'' ve ''yeni siz''i yorumlar bölümümüze yazın. Blogumuzda okuduklarınızı uyguladıkça elde ettiğiniz sonuçları yazın. Gün be gün ilerlemenizi yazın.

Siz ihtiyaç duydukça, birlikte tarih ve saat belirleyerek ''canlı'' haberleşeceğiz; ''Yorumlar''ınızın, mesajlarınızın ve sorularınızın diğer ucunda olacağım.

Tanıştık; gücümüzü topladık.... Haydi başlayalım!

Hayatınızı değiştirmek için 2 önemli adım...

1.Adımda; Kendinizde görüp de kimseye söylemediğiniz kendi gerçeğinizi kendinize itiraf ederek koşullarınızı tanımlayacak ve sorunlarınızı saptayacaksınız. Bu en fazla bir kaç gün sürecek.

Lütfen bir küçük defter edinin. Gün sonunda bütün işler bittiğinde kendi kendinize kalabileceğiniz 1 saatiniz olsun.
Şimdi defterinize o gün yaptığınız her şeyi banyo, kahvaltı, işe-okula gidiş, çocukları giydirmek veya televizyonda kanal kurulumu yapmak dahil her detayı atlamadan maddelerle yazın.
Bunu geçmiş 1 haftanız için yazın; hatırlamıyorsanız, önümüzdeki 1 hafta boyunca bu defteri doldurun.
1 Sayfa 1 gününüz olsun.
Küçük defterinizin adı da ''Yeni elegan ben'i oluşturma defteri'' olsun.
Her gün sabah kalkışınızdan gece başınızı yastığa koyana dek saati saatine ne yapmışsınız, defterinize madde madde ve her satıra bir iş denk gelecek şekilde yazın. Her iş, kaç saat sürmüş, ne kadar zamanınızı almış; yazın. (1.satırda-saat 8:00 Kahvaltıyı hazırladım 15dak / 2.satırda-saat 8:30 herkes çıktı evi toparladım 1,5saat sürdü /3.satırda-saat 10:00 duş, giyinme 30dak/v.s. gibi)

Mecburiyetler: Maddeler içinde aile yapınız, çocuklar, okul, evi geçindirecek parayı kazanma, sağlık, v.b. mecburiyetlerin yanına (M) yazın.
Mecburiyetleriniz konusunda kendinize objektif olun; olamıyorsanız gerçekten size değer verenlerin fikrini sorun; ''Benim şu sorumluluğum acaba, mutlaka sadece benim yapmam gerejen bir sorumluluk mu? Yoksa aile bireylerinden birileriyle paylaşabilir miyim? Vazifemi hafifletebilir miyim? Saatlerini azaltabilir, günlerini değiştirebilir; kendime kurmakta olduğum yeni hayata uyumlandırabilir miyim?''
Bu soruya vereceğiniz cevap ile bir konu mecburiyet mi, yoksa siz üstünüze vazife mi edinmişsiniz, emin olun. Böylece yapmak istedikleriniz için daha çok size ait zaman yaratmaya çalışıyoruz.

NOT. Mecburiyetlerinizi saptarken ve planlarken zorlanırsanız, bana ''Yorumlar''dan yazıp danışabilirsiniz. Böylece ben size yardımcı olmaya çalışırken sizinle aynı koşulları paylaşan blog-dostlarımız da diyaloğumuzdan faydalanabilir.

Amacınızı her sayfanın sonuna ekleyin; yazın: ''Ben elegan olma potansiyelinde bir kadınım ve ait olduğum Elegan Hayat beni bekliyor.''

2. Adım, bir çok küçük adım atarak 3 aydan 1 yıla kadar bir sürede gerçekleşecek.
Kendiniz için çaba göstereceğiniz, kendinizi geliştireceğiniz bir süreç olacak bu.

Bu süreçte birlikteyiz. Size hazırladığım programı takip edebilirsiniz.

Kendiniz için önümüzdeki 3 aydan 1 yıla uzanan süreçte neler yapacaksınız; nerelere gidecek ve nasıl davranacaksınız? Yeni alışkanlıklarınız neler olacak? Siz artık, nasıl bir kadın olacaksınız?
Ya siz, nasıl bir kadın olmak istiyorsunuz? :)

Lütfen bana ''Yorumlar''dan yazın. Bu soruya cevabınız önemli: ''Siz, nasıl bir kadın olmak istiyorsunuz?'' birlikte konuşalım.

Acil başlanacaklar listesi :
Yürüyüş, konuşma, tavır geliştirirken aynı zamanda bedeninize özen göstermeli ve entellektüel bakımdan da gelişmelisiniz. Yoksa kendinizi geliştirme, elegan bir kadın olma ve size elegan hayat sunacak fırsatları yakalama süreciniz yarım kalır. Her yönden gelişmelisiniz. Herkes size hayran kalmalı...

Küçük defterinizi alın. Bir haftanızı yazmıştınız. Mecburiyetleri saptadınız. Her gün kaç saat sizin özgür zamanınız? Nasıl geçeceğine sadece siz karar vereceksiniz. Hangi saatler? Günde kaç saat? Sabah erken yarım saatiniz, akşam yemekten sonra 1 saatiniz mi var? Öğlen 1,5 saat, gece 2 saatiniz mi var; daha çok mu az mı, yazın. Şimdi aşağıdaki listede yer alan yeni ödevlerinizi bu saat dilimlerinin içine yerleştirin.
Yeni alışkanlıklarınız için programlayacağınız zaman ve sizin zamanınız!

1- Haftada 3 gün 20 ila 40 dakika yürüyün. Ya da body-shape, pilates, yoga, streching, en sadesinden okul yıllarında beden eğitimi derslerinde öğretilen kültür-fizik hareketleri,v.s. yapın. Vücudunuz çalışsın, güçlenip şekillensin. Sabah size ait 40 dakikanız mı vardı; 20dakika hızlı tempo yürüyüp ya da saydığım egzersizlerden birini yapın; 15dakikada duşunuzu alıp giyinin ve hayata katılın.

NOT: Yeni hayatınızda zaman çok değerli. Hızlı olacaksınız :)
NOT: Saydığım egzersizlerin tekniklerinde size çeşitli materyallerle destek olacağım. Daha önce hiç egzersiz yapmadıysanız; tempolu yürüyüş ve mekik ile başlayın. )

2-Bir yabancı dili iyi biliyor musunuz; o dilde kitap-gazete okuyup film izliyor musunuz?
Artık yapacaksınız. Hemen dilinizi seçin ve çalışmaya başlayın. İngilizce, İtalyanca, Fransızca öncelikli önerilerim. Bir kursa katılabiliyorsanız, ne mutlu. Katılamazsanız da sorun değil.
Yabancı dil öğrenmek kolay ve zevklidir. :)

Başlangıç için yapmanız gerekenler:
- Hemen bir sahafa gidin.
- Öğrenmek istediğiniz yabancı lisanı sıfırdan başlayarak öğreten, çok resimli ve diyaloglu kitap bulun.
- Bir sözlük alın.
- O lisanın başlangıç düzeyindekilere uygun hikaye kitabı bulun.
Hepsi sahaflarda var. (Sahaflarda 2. el kitapları alırken indirim isteyin; çekinmeyin.)
- Film izlerseniz çok güzel olur. Mutlaka öğrenmekte olduğunuz dilde, orijinal dublajlı ve alt yazılı izleyin. Alt yazıyı okurken kulağınız dublajda olsun. Tek tek kelime, telaffuz ve tonlama kapmaya çabalayın.
- İş yerinde ‘’bu hafta yurt dışından ürünlerimizi görmeye yabancı konuklarımız gelecek’’ dendiğinde, iş ziyaretçilerinizin ağırlanmasında görev almak için gönüllü olun.
- Korkmayın! Rahat ve güler yüzlü olun. Hata yaptığınızda gülümseyin...

NOT: Yabancı bir dili kendi kendine geliştirmenin methodlarını ayrı bir makale halinde size anlatacağım.
Bu önemli ayrıntılı konu, kapsamlı ele alacağız.

3- Her gün 3 köşe yazarı okuyun; gazetenin siyaset, uluslararası haberler, seyahat, sanat ve spor sayfalarını mutlaka inceleyin. Gazetelerinizi web'den de (internet üzerinden) okuyabilirsiniz.(Hatırınızda tutmaya değer bulacağınız pek çok şey olacaktır. Tutun hatırınızda)

4- Kendinize üzerinde çalışmaktan keyif alacağınız bir ilgi alanı (=entellektüel bir hobi) bulmalısınız. İlginizi çekecek konuları araştırmaya başlayın.
(ipucu alan başlıkları:
sinema-önce genel olarak popüler yönetmen ve oyuncuları bira tanımalı; sonra dönem seçip o döneme yön vermiş yönetmen ve oyuncuları öğrenip çalışmalısınız.
-arkeoloji, tarihi yapılar, Afrika’daki ilkel kültürler ve süregelen kabile kültürü,
güzel sanatlar-burada söz konusu bizzat resim veya heykel yapmak değil; resim, heykel, grafik, fotoğrafçılık birini seçersiniz. Sonra genel bir bakış ile o alanı yönlendiren akımların adlarını ve tanımlarını ve akımlara yön veren sanatçıları öğrenirsiniz. Akımlardan kendinize yakın bulduğunuzu seçer, o alanda eser veren 2 sanatçıyı çalışırsınız. Biri güncel olsun;yani halen alanında eser vermeye devam etmeli-,
belki Uzakdoğu kültürleri, Hindistan, Çin kültürü.
Belki hat, ebru sanatı, edebiyat... Eski Türkçe ve Osmanlıca.

İlgi alanınızla ilgili sohbet grupları bulup katılabilirsiniz. Hobi grupları hobi konularında sosyal etkinliklerde bulunuyor, çeşitli eventler düzenliyorlar. Takip edin ve katılın. Çekinmeyin; güleryüz, bilgi ve doğru giysiyle gittiğiniz yerlerde ilgiyle karşılanırsınız. Belediyelerin kültür merkezlerinde çok çeşitli hobi grupları haftada bir bir araya gelip sohbetler gerçekleştiriyor. Sergilere gidiyor; ya da bizzat sergiler açıyorlar...

NOT: Araştırın ve ilgi alanınız olarak neyi seçtiğinizi bana yazın. Hakkında bilgi sahibi olmak istediğiniz, hobinize ayrıntılarıyla dahil olmanız için ihtiyaç duyduğunuz anahtar sözcükleri yakalayamadıysanız yine ''Yorumlar''dan sorabilirsiniz. Kolay gelsin :)
(Doğru giyinme konusunu ayrıntılı işleyeceğiz.)

Dışarı çıkın: Yaptığınız tüm uğraşıların –yürüyüş-egzersiz, yabancı dil öğrenmek, gazete okumak, entellektüel hobi, v.s.- sadece araştırma aşamasını internet üzerinden yapın.
Araştırma dışında gazetenizi, İtalyanca kitabınız ve sözlüğünüzü, hobi grubuyla buluşmanızı, v.s. evinizin dışında yapın.
Gerçek mekanlarda, sizinle ortak yönleri dolayısıyla sizi tanımayı dileyecek gerçek insanlarla bir araya gelirsiniz. Sizin istediğiniz de bu, zaten...

5- Ailenizi gözetin; ihmal etmeyin. Aile daima en değerlidir. Düzenli ziyaret etmeli ve onlar için elinizden geleni yapmalısınız. Ailesini düşünmeden ardında bırakan elegan bir insan söz konusu olamaz.

Not. Her gün kısa sohbetler (uzaktaysanız telefonla hatır sorun; düzenli aralıklarla ziyaret edin ve günlük hayatları ile ilgili bilgi sahibi olun), hayatlarını kolaylaştıracak yardım ve destek verin. (Alışverişleri, evlerinin bakımı, yarım elma gönül alma, v.s.)

6- Yaptığınız her şeyi samimiyetle ve gülümseyerek yapın.

Bu makalenin sonu...
Blogu buraya kadar güzelce okuyup sindirdiyseniiiz; HARİKULADE!!!
Demek ki gerçekten istiyorsunuz, kendi hayatınız için çok iyi şeyler yapmayı; değişmeyi, gelişmeyi ve elegan olmayı.
Yazıyı okuduysanız şimdi yapacaklarınızı kafanızda canlandırmaya çalışın:
-Küçük defterinizi edinmek. Bir haftalık rutininizi yazıp yukarıda anlattığım saptamaları yapmak.
-Boş saatlerinizi belirlemek.
- Kendinize uygun hobinin ne olacağına araştırıp karar vermek.
- Gazetelerinizi okumak.
- Yabancı dilinizi seçmek. Kurs şansınız varsa iyi. Yoksa, birlikte başaracağız; size bir yabancı dili konuşturacağız; merak etmeyin.
- Dışarı çıkmak.
Bu konuyu da ayrıntılı işleyeceğiz. Ne yapmak için? Nereye? Günün hangi zamanları?, v.s.... Ama siz başlayın ;)

Gördüğünüz gibi sizin yapacağınız, benim de yazacağım çok şey var.
Hepsi de çok zevkli ve heyecan verici gelişmeleri peşinden getirebilecek.

Burada konuştuklarımızı uygulayıp hayatınıza geçirdikçe bana ''Yorumlar''dan yazın, bekliyorum...
Hem ben bileyim, hangi aşamada olduğunuzu ve sizi adım adım yeni ''Elegan Hayatı''nıza götürecek makaleleri size uygun hızda yayınlayayım; hem bütün blog-dostlarımız, birbirinizi ve sürecin neresinde olduğunuzu kendiniz de izleyebilin.

Gülümseyin ve kendinize güvenin :) Hepinize neşeli günler dilerim...
il-han

79 yorum:

  1. Yazinizi okudum .Bende değişmek istiyorum ve bu konuda sizden yardim. Etmenizi rica ediyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldiniz!
      Lütfen, öncelikle kendinize bir kaç soru sorar mısınız?:
      1-Kendinizi değiştirmeyi istemenize neler sebep olmakta? 2-Hayatınızda ya da kendinizde nelerden memnun değilsiniz?
      3-Şu an ne yapıyorsunuz; yetenekleriniz neler, elinizden neler gelir (meslek, sanat, zanaat, iş, beceri, bilgi...)?
      4-Gelecekten ne bekliyorsunuz? Hayattaki amacınız, hayattan beklentiniz nedir?
      Bu soruları önce kendinize sorabilir misiniz?
      Cevapları da önce yüksek sesle kendinize söyleyin ya da yazın.
      Bakalım, kendinizde önceden fark etmediğiniz yeni neler fark edebileceksiniz?
      Ya da kendinizi ne yönde değiştirmek, nasıl bir yolda ilerlemek istediğinizi kendi kendinize görebiliyor musunuz?
      Cevapları kendi kendinize bulamazsanız yukarıdaki sorulara verdiğiniz cevapları bizimle paylaşabilirsiniz.
      Sonra burada yüksek sesle düşünelim; neler yapabilir, ne yönde değişebilirsiniz?
      En iyi dileklerimle.
      Not: Bize yazarken lütfen, hangi yaş grubunda olduğunuzu (genç, olgun) ve medeni durumunuzu belirtir misiniz? Sizin için düşüneceğimiz seçeneklerde yaş, eğitim ve medeni durum faktörleri etkili olabilecek.

      Sil
  2. Merhaba ben 17 yaşındayım ve yeni üniversiteye geçtim. Hayatımı iyi bir şekilde yönlendirebilmek ve kendim için olabilecek en güzel hayatı yaşamak istiyorum tabiki bilinçli olarak :) bunu kendime fikirlerimin oluşmasında, büyümemde bir adım olarak görüyorum ve bunu bu şekilde bir parçam haline getirmek istiyorum. Umarım kendimi iyi ifade edebilmişimdir. Bana önereceğiniz fikirleri dört gözle bekliyorum... :)) kendinize iyi bakın

    YanıtlaSil
  3. Merhaba Sude! Cevabımı geniş tutuyorum ki seninle benzer durumdaki arkadaşlarımız sorundan ve cevabımdan faydalanabilsin. Tebrik ederim! Geleceğine önemli bir adım atmış, kendini ifade edebileceğin, başarılı olacağına inandığın mesleğini seçmişsin. Heyecanından ve neşenden sevdiğin, istediğin bir bölüm kazandığını tahmin ederim.Okurken çalışması gereken öğrenci misin; devam zorunluluğu olan bölümde misin? İki ihtimale de cevap yazacağım. Tavsiyelerimi almak istemen çok zarif... İlk söz:) Yoklama alınmıyorsa dahi okula git! Düzenli çalış demiyorum; zaten çalışma düzenini çözmüşsündür. Kampüs kültüründen söz edeyim; örgün öğretimdeysen kampüse git, deme sebebim bu: Üniversitede yapmak istediğimiz mesleği öğreniyoruz; kampüste olmak istediğimiz ''kişi''yi oluşturmaya çalışıyoruz. Sosyal ve kültürel anlamda üniversite kampüsü, ders haricinde kendi başına okul. Orada memleketimizin dört yanından gelmiş, yeni insanlarla tanışır, kaynaşırız. Kimi kavramları ilk kez duyar, merakla öğrenir, sorgularız. Yeni hayatlar, kavramlar, değişen bakış açıları, bunları bire bir yaşamak, karşı çıkmak, uyum sağlamak; bu çeşitlilikte sosyal olmak bizi birey olarak geliştirir. Senin de istediğin gibi sosyal-kültürel yapı hayatın parçası haline gelir. Hazırlandığın kadar kendini ifade eder, anlamak için dinlersin.Yani üniversite eğitimi mesleğe hazırlarken kampüs hayatı, bireyin belirgin şeklini verir. Sözleriniz, davranışlarınız, onlara olan tepkiler, beceri, yetenek ve zayıflıklar, onlarla ve etrafla uzlaşmışlık özgüveni getirir. Bireyin kendini ifade ederken çizgilerini farkedeceği elegan sezgiler kazanırsınız. Nazik ile pasif, kendini ifade eden ile patavatsız arasındaki farktır bu. Tecrübeyle diyebilirim ki 17-25 hatta 30'lar kendini keşfetme, birey olma arayışının yılları.Merak etme,araştırma ve denemeye uygun bir yer, kampüs hayatı.Dışarısı, deneyerek öğrenmek için güvenli değil! Arkadaşlarınız ve akademisyenlerden kurulu hocalarınızdan oluşan bu entellektüel ve çok sesli ortamı şans olarak değerlendirmek, kampüs hayatının kişiliği şekillendirmesine olanak vermek lazım.(Deneyerek öğrenirken ya da kampüsün şekillendirmesine izin verirken yine her durumu önce aklınızla değerlendirin. İçinizden bir ses ''Bu doğru değil!'' diyorsa, sebebini çözemediğiniz huzursuzluğunuz varsa o noktada geri adım alın. Rehberiniz vicdanınız ve aklınız olsun. Aile değerlerini yok saymayın. ''Elegan'' sözcüğü, tüm davranışları, hatta özgürlükleri akılla, nezaketle, gerekli sorumluluklarla sınırlar. Akıl, nezaket, bilinç, aileye ve çevreye saygıyı kampüs hayatında da gözetmeli.) ''Elegan Hayat'' makalelerimde sözünü ettiğim; film izleyin, kitap-gazete-köşe yazarı okuyun, anadili güzel konuşun, yabancı dil öğrenin, sosyal olun, hobi edinin, dostça konuşun, her zaman -sinir bozucu anlarda bile- nezaketinizi koruyun...değişmez tavsiyelerim. Üniversitede buna zaman bulabilir misin? Okurken çalışmak zorunda değilseniz çok rahat! Kampüste lisan kursları, öğrenci kulüpleri: Tiyatro, dans, müzik, fotoğraf, sinema, uluslararası etkinlikler, satranç, tarih...vardır. Bir işte çalışan öğrenciysen ya da bir işte çalışan açık ve uzaktan öğretim öğrencisiysen, biraz daha emek ister. Ama zamanınızı iyi planladığınızda bir işte çalışan öğrencinin kendini geliştirme çalışmaları daha etkilidir. Zaten uzaktan ve açık öğretim görmenin amacı aynı zamanda bir işte çalışabilmek. Kampüsün koruyucu duvarları dışında hayatın zorlu temposunda çalışmak, fırsatları zamanında farketmeyi kolaylaştırır. Siz kaçan fırsatın geri gelmeyeceğini çoktan öğrenmişsiniz. Makalelerim, sizin uygulamanıza çok uygundur.Önceliğiniz dersler, uyku, beslenme ve yine zamanın kalırsa yukarıda sözünü ettiklerim. Okula giderken dışarıda bir işte çalışan öğrenci dinlenmeyi biraz daha hak eder :) O zamanda da bir roman okur, film izler, sosyal olabilirseniz ne mutlu. Sana sevgili Sude, ve senin gibi öğrenci arkadaşlarıma başarı, şans ve güzel bir gelecek dilerim. Selam ve sevgiyle

    YanıtlaSil
  4. Merhaba öncelikle son derece aydınlatıcı cevabınız için teşekkür ederim. Kafamdaki bulutların dağıldığını hissediyorum :) Ayrıca lütfen kusuruma bakmayın bu kadar geç teşekkür ettiğim için.. sizin yardımınıza biraz daha ihtiyacım olduğunu düşünüyorum çevremde rahatlıkla sorabileceğim kişiler çok yok. Gayet gelenekçi bir aileden geliyorum ve bunun terbiyeme de fazlasıyla yerleştiğini düşünüyorum :) Ben yurt dışında tıp okumaya başlayacağım bugün yarın giderim Allah'ın izniyle. Şunu söylemek istiyorum ki gerçekten Türkiye'den çok farklı bir yere gidiyorum bunun farkındayım. Sonuçta bir şekilde oraya entegre olmalıyım. Ama asimile de olmak istemiyorum. ayrıca türkiyedeki ahlak kurallarına göre de davranırsam kendimi ifade edemem diye endişeleniyorum sonuçta çoğu insan banane deyip geçer. Ayrıca Türkiyede bile insanların çoğu ahlak kurallarından ötürü kendilerini ifade etmekte zorlanıyorlar. Hele ki orada nasıl olur düşünemiyorum bile. Açıkcası arkadaş ortamında ketum bir insan değilim ama ilk bakışta terbiyeli kız imajı vermek için istemeden de olsa böyle imaj çiziliyor. Şöyle bir toparlamam gerekirse sanırım henüz başlamamış bir kişilik çatışmasının gerginliklerini yaşıyorum. Uzmanla görüş diyebilirsiniz :))) ama ben şimdi size sormak istedim umarım yeterince anlaşılır olmuşumdur ve sizi zorlayan bir duruma sokmamışımdır. şimdiden teşekkür ederim kendinize iyi bakın.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Sude tekrar hoş geldin! Üzerinde ailenin gelenekçi yapısının getirdiği çoğu akranından farklı bir ağırlık var gibi. Gelenekçi aile yapısı gençken biraz üzse, bunaltsa,''Kendi kurallarımı koysam pejmürde yaşamayacağım ki, sadece biraz daha kişiliğime uygun davranabileceğim!'' dedirtse de...deyip örneğe geçiyorum :) Bir evde yaşayan 4 kişi. Farklı saatte gelip gidiyor, yiyor, birbirinin ne yaptığını bilmiyor, umursamıyor, kimse kimseye kızmıyor, tartışmıyor; birbirlerinden beklentileri yok. Biri hiç gelmese hobi odası çıktı. Parayı biri kazanıyorsa masraf eksilecek, yuppi! Evet, uç örnek, ama, neden olmasın? Gelenekçilikle aldırmazcasına serbestlik arasında elbette pek çok ara kademe var. Çağdaş dünyanın alışkanlık ve ihtiyaçlarının gelenekçi yapıyla her zaman bağdaşamadığını, gelenekçi yapının formalitelere bazen fazlaca bağlı olduğunu düşünüyorum. Ama, aldırmazcasına serbest karmaşa da sokakta zaten yalnız insanı, evde de yalnızlığa mahkum ediyor. Ev ahalisinin fikirlerine kulak veriyor, kendilerini geliştirmesine olanak tanıyorsa yani dil öğrenmek, enstrüman çalmak için kursa gidebiliyor, bütün sorumluluğunu seve seve üstlenerek hayvan beslieyebiliyor, arkadaşlarla görüşüp sosyal etkinliklere katılıyorsanız saygı ve sorumluluk aşılamak için uygulanan gelenekçi yapı, farkındalığı yüksek ve sorumluluğunun bilincinde gençler yetiştirebilir. Ahlak anlayışı: Ülkemizdeki ahlak anlayışı aslında tek tip değil. Farklı kesimlerde farklı değerler söz konusu. Biz burada nisbeten gelenekçi dokunun ahlaki değerlerinden söz ediyoruz. Bu da koruma ve sorumlulukların farkına vardırma amaçlı bir değerler topluluğu.Küçükken bundan yakınırken sonradan benimseyebilirsiniz. Bazen birine''Nasıl göremedin, o kadar açıkmış ki üzülecek olduğun'' dersiniz.Ahlaki değerler, kişiyi,belki de ona hiç değer vermeyen, saygı duymayan kimselere layık olmadıkları bir ilgi gösterip kalbinin ve gururunun kırılmasına neden olacak ilişkilerden de korur. ''Elegan'' sıfatı, kendinin farkında olmayı; içgüdüleri değil, aklı izlemeyi gerektirir. Ama bu kendini kasmak,suskun kalmak demek değil. Samimi, doğal, zarif, neşeli, hoş sohbet ve kanka :) olmak mümkün. Konumuza dönüyorum. Yurt dışında da tek tip ahlak anlayışı yok. Serbest yaşayan da var. Aileye düşkün, geleneklerine sahip çıkan, hatta gelenekler varsa kökler derindedir diyen de var. Tecrübeyle söyleyeyim, sen doğrundan eminsen karşındakine kendini anlatabilirsin ve o, sana saygı duyuyorsa olduğun gibi kabul eder. Kendini ilkelerinle kabul ettirmenin memleketi yok. Burada yeni tanıştığımız insanlara her şeyi sormayı nazik bulmayız. Sorarlar:) Bazen alt metinde önyargı sezebilirsiniz. İmaları duymazdan gelin. Tartışmadan uzak, doğru bildiğinizi sabırla, sakince, kırılmadan, sıkılmadan anlatabilirsiniz. Senden örnek vereyim, Sude. Karşılarında tıp hekimi adayı, onlarla aynı dili konuşan, yabancı bir ülkede yabancılık çekmeyen bir genç. Uluslararası başarılı sanatçılarımız, ülkemiz ve o ülkedeki sanatsal aktiviteler ve tarihimiz hakkında bilgi sahibi olmakta fayda var. Politika sorulabilir ama ''Politika, politikacılar için...'' gibi esprili bir cevapla geçiştirebilirsiniz. Entegre olmak: Uyum sağlamak kolay. Asimile olmak zor. Samimi, nazik, çalışkan, iyi niyetli, pozitif insanları her yerde kabul ederler. Biz de burada kabul ediyoruz, öyle değil mi? Bu arada, ailenin gelenekçi yapısının yurtdışında faydasını görüp şaşırabilirsin :) Asimile olmak: Benzeşmek, aynılaşmak: Kendi kişiliğini hiç bulamamış, kendinden, özelliklerinden mutsuz biri asimile olabilir. Genç yaşın ve henüz cevaplarını aradığın sorularının yanında farkındalığı yüksek bir kişiliğin var gibi görüyorum, Sude. Zamanla insanlar seni, sen onları tanıdıkça, karşılıklı birbirinizi olduğunuz gibi kabul ettikçe uyum sağlarsın. Bir uzmanla konuşmak herkese iyi gelebilir; ön yargısızdır. Hayat çok karmaşık değil. Onu karmaşık hale getiren insanlar... :) Tüm canlılara faydalı, iyi bir hekim olacağına inanıyorum... Şimdiden iyi yolculuklar!

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim hem cevaplarınız hem de iyi dilekleriniz için :))) Hoşçakalın :) ..

      Sil
  5. Merhaba...ben ünv. son sınıf öğrencisiyim ama özgüvenim o kadar yetersiz ki her konuda...en çok da üzüldüğüm konu : 23 yaşında ve üniversite son sınıf öğrencisi olmama rağmen bi kişiliğimin olmaması...dışardan bakıldığında da bunun anlaşılması,zaten üzgün olduğum bu konuda daha çok üzülmeme sebep oluyor...kaç kere intihar etmeyi bile düşündüm bunun için...bi kişiliğim yoksa ben neden yaşıyorum ki bu dünyada dedim kendime bi çok kez...kendimi geliştirme çabalarım hep sonuçsuz kaldı...o kadar kötü hissediyorum ki kendimi bu konuda ne yapmalıyım bana yardım edin lütfen..çaresizim

    YanıtlaSil
  6. Merhaba :) Kişiliğin var! Kendini ifade ederek kişiliğini ortaya koyamamışsın. 1-Asla intihar gibi umutsuz, dönüşü olmayan bir sözcüğü telaffuz etme. Şu anki sıkıntının çözümü var. İntihar, seçenek değil! Aklından dahi geçiriyorsan hemen devlet hastanelerimizden birine başvurup sıkıntın geçene kadarki süreçte bu gereksiz düşünceyi uzaklaştıracak yardımı alabilirsin.Yardım istemek; farkındasın, akıllısın demek. İstemiyorsan sorununu çözeceğine inanıyorsun. Bu, umuttur :) Söz ver, asla bunu düşünmeyeceksin! Amaç; yaşamak, yaşatmaksa çözüm var. 2-Sıkıntın, sosyal bir çevrede yerini bulamamış olman. Telefonun sık çalmıyor; çekingensin, sohbete nasıl katılacağını bilemiyor, espri yaparsan akıllıca olmayacak diye endişeleniyorsun. Nasıl tahminim? :) Demek ki bu dönem biliniyor. Bu zor, kararsız, güvensiz dönemin hangi yaşa rastlayıp ne kadar süreceği herkeste değişir. Her insanın koşulları farklı. Geçmiş değişmez; geleceğe bakarak adımları atacağız. 3-Ailen var mı; ilişkileriniz nasıl? Mesleğini edinip ayakları üzerinde durmaya hazırlanan bir genci anlayamayabilirler. Arkadaşın var mı? Karamsarlarla görüşme.Tek pozitif arkadaş yeter. Bazen sıkılsan da :) uzun uzun dinleyeceğin (arkadaş, arkadaşın terapistidir de), kendini anlatabildiğin arkadaş iyidir. Kalabalık şart değil; sosyal olmamak da bir kişilik. Rahat hissettiğin ortamın var mı? Bul. Kampüs bahçesinde köşe; çaybahçesi; evin; arkadaşının evi; parktaki bank. Simitini, kağıt helvanı, termosta çayını alıp arkadaşla oturmak, kitabını okumak, seni hafifletir. 4-Kendin ol, taklit etme. Eskilerden pek hayır gelmez, önyargılıdırlar. İnsanlarla tanış. İçlerinden biri, bir kaçı yakın arkadaşın olacak. Öğrencisin, bu şans. Üniversiteden sonra yeni, güvenilir insanlarla tanışmak daha zor; tanıma süreleri uzun.*Haftada bir gün 3-4 saatin varsa okulda sosyal etkiliğe katıl. Folklor, sosyal danslar, tiyatro, sinema, edebiyat. Seçimini yaparken düzenli etkinlik seç ki insanlarla sık iletişime mecbur ol. ''Öğrenmek için kendini mecbur bırakmak'' adlı makaleme bak. *Kişiliğini bulmadığını düşünmen, iletişim kuramamandan. *Demek ki ''iletişim'' öğrenebilirsin. *Öğrenci dergisi çıkıyorsa dergiye gir. Sosyal ortamda kal. *Saklanma. Sevdiğin fikre ''Katılıyorum!''; sevmediğine ''Şunu ekleyelim mi?'' de. *Yapmak istiyorsan talip ol; yoksa''Onun yerine şunu üstleneyim''diye alternatif sun; görevden kaçmayıp yapabileceğinin ne olduğunu anlat. *Söz aldığında rahat ol, gülümse, ses tonun zayıflamasın. Kimse senden üstün değil; eşit. Kimse iyisin, kötüsün diyemez. Nazik konuş, tartışmacı olma, itirazını yumuşak, sakin, sebep gösterip yap. İnsanlara kibar, hayvanlara merhametli ol.''Güzel Konuşma, Güzel Duruş'' makalemi oku. *Sosyal medyada paylaşımları beğen, yorumla. Yapılan yorumu beğenmediğinde ''Eh, farklı düşünüyoruz; zaten güzel olan bu, arkadaşım :)'' Bunu aynen yazabilirsin, ama like yapma. Doğum günlerini kutla, neşe paylaş, üzüntüye ortak ol. Ne yapacağını bilmediğinde sessiz kal. Zamanla ektiğini biçeceksin. Event'lere katıl. Samimi olmasan da tanıdığına ''kültür merkezinde ücretsiz konsere/sergiye/yazarın söyleşisine gelir mi, sor. Gelmezse küsme! Başkasına sor. Sordukların gelmezse zarif giyin, sade, pastel, pozitif renkler, pembe, mavi...siyahlara bürünme. Yalnız git. Dönünce keyifli, verimli bir etkinliğe katıldığını sosyal medyada yaz. *Event'te merakını sor. Soracak şey bulamazsan sus. Üçüncü etkinlikte bulursun. *Kendini kötü hissettiğinde yüz asılır :) Yanına gelmek isteyen çekinir. Gülümse! İlgili ol; fikrini nazik& suçlayıcı olmadan sun. Meslek sahibi olup az çok para kazanacak, sorumluluk alacak, seyahatler, yeni insanlarla yeni başlangıçlar yapıp, sevip sevileceksin. İstisnasız, çalışarak başaran herkes, zorlandı; düştü kalktı. Başarmak zordur. Hayatı kabul edip doğruyu, iyiyi yap; her şey iyileşecek... Not:Kişisel gelişim kitabı değil; roman oku, lisan çalış. Vizyonun genişler, renklenirsin. Çok gençsin; yapacak çok şeyin var :)

    YanıtlaSil
  7. Değerli çaresiz olduğunu düşünen, genç okurum... Yukarıda asıl uzun ve ayrıntılı cevabını yazarken daracık bir alana çeşitli bakış açıları ve olası seçeneklerini sığdırabilmek için 2.tekil şahıs ve emir kipi ağırlıklı bir yazın dili tercih ettim. Okuyacaklarını yapmaya başlarsan görebilirsin ki; umut ve iyilik sen de verdikçe her yerde var. Kişiliğin de gayet belirgin. Kendini ifade ederken belki çekincelerin oluyordu. Dilerim artık olmayabilecek...:) Selamlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok Değerli Blogger'im,
      Yeniden Merhaba... Öncelikle yazdıklarımı önemseyerek gösterdiğiniz ilgi ve buna istinaden verdiğiniz aydınlatıcı bilgilerinizden ötürü size çok müteşekkir olduğumu bilmenizi isterim..Ölüm düşüncesini aklımdan çoktan silmiştim bile..Çaresiz değilim artık..Sadece çarelerin bile çaresiz kaldığı bir dönem geçiriyordum o kadar...Kendimi geliştirmek adına her türlü şeyi yapacağıma söz verdim kendime..Size mutlaka geri bildirimde bulunacağımı bilmenizi isterim ve mümkünse,tabii siz de isterseniz eğer,sizinle iletişim halinde olmayı ve hatta canlı görüşmeler yapmayı çok isterim;ama size nasıl ulaşacağımı bilmiyorum..size ulaşabileceğim,kendimi daha net ifade edebileceğim bir adres var mıdır? Varsa bilmek isterim...Her şey gönlünüzce olsun..Saygılar :)

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    3. Güzel sözlerine, güzel düşüncelerine teşekkürler. Kendini iyi hissediyor olmana çok sevindim! Yaşamlarımız türlü türlü iklimden geçecek, elbet... Yaşamının gidişatı ve gelişmelerden lütfen haberdar et... Her tecrübe, her azim hikayesi, umuyorum ki blog'um vasıtasıyla pek çok arkadaşımıza ilham, umut, bazen de çözüm olabilecek...
      Karşılıklı, saygı ve bütün güzel dilekler...
      Tebessümünüz çok olsun. :)

      Sil
  8. Merhabalar ben 21. yaşında bir bayanım. Benim sorunum kendimi ifade edememe, düşündüklerimi karşı tarafa aktaramama. Toplum içinde konuşmaktan çekiniyorum ve sesim git gide alçalıyor. Bunları aşmak için neler yapmalıyım?

    YanıtlaSil
  9. Merhaba! Genç arkadaşım :) Sosyal yaşamında bazen sıkılmana sebep olan ufak sorununu aşabileceğine inanıyorum. Nasıl? Öncelikle üzüntü duyduğun bir problemine birlikte çözüm aramamızı tercih ettiğin için teşekkür ederim.
    Problemini blogumda paylaştığına göre önce okudun değil mi?
    O halde biliyorsun...
    Ancak bizde olanı paylaşabiliriz. Yani, birikimimiz olmalı.
    Birikimi okuyarak ve tecrübe edinerek kazanırız. 21 Yaş, hayat tecrübelerinin az olduğu bir yaş.
    Zaten her konuyu da tecrübe ederek(=deneyimleyerek=bizzat yaşayarak) öğrenmek doğru değil. Sağlıklı değil; tehlikeli olabilir... Okuyacağız, çevremize dikkat edeceğiz ve aklımızla bunları birleştirerek sonuçlara varacağız.
    Gördün mü; bir düşünme, değerlendirme yolu konuşmuş olduk.
    Neden çekiniyorsun konuşurken? Acaba konuşmaya başladıktan bir süre sonra insanların ilgisinin dağıldığını mı sanıyor, ilginç olamayınca da susuyor musun? Ya da söylediklerinden pek emin mi değilsin?Bu da ses tonuna ve ardından ruh haline yansıyor.
    Yapabileceğin bir kaç şey şey var:
    Blogumda da okuduğun gibi, lütfen önce oku, olur mu?
    Hem gazeteleri (internet sitelerinden de okuyabilirsin); hem edebi eserleri; romanları, şiirleri oku. Müzik dinle. Hangi türü seviyorsan onu dinleyebilirsin ama derinlikli öğrenerek dinle. Mesela sevdiğin bir müziğin bestecisini de bil. İzlediğin filmin yönetmenini de öğren. Romantik bir film ya da televizyon dizisi mi izliyorsun? Sadece olayları izleme. Olayları ve oyuncuları izlerken fonu da izle. Fon nedir? Arka plan. Mekan nasıl?Binaların şekli,yollar, varsayılan halk nasıl giyinmiş?Yemek mi yeniyor?Hangi yemekler var masada, masa düzeni nasıl? İş toplantısında döpiyes, takım elbise mi giymişler? Nerede resmi, nerede günlük giyinmişler?,v.s. Her şeye dikkat etme alışkanlığı edin.Üşengeç olma, enerjik ol.Neden biliyor musun? Dikkat, bilgi, çalışma ile birikimin artar.
    Blogumda ne demiştim? Üç tane köşe yazarını düzenli oku. Böylece hemen değil ama zamanla birbirinden farklı konular ile ilgili çağrışımlar karşılık bulur zihninde. Mesela bizdeki seyyar simitçi ve kestane-kebapçılardan söz edilirken aklına İtalya'da da seyyar dilim-pizzacı ve seyyar zeytinci olduğu aklına gelir. (Küçük kese kağıdında zeytin alıp çerez gibi yiyebiliyorsun.) Bundan söz edersin. Bir dizide gördüğün tarihi bina hoşuna gider.Yerini, tarihçesini merak edersin. Bir bakmışsın,güvenle, örneklerle, anekdotlarla (=yaşanmış enteresan durumların kısaca öykülendirilmesi) destekleyerek fikirlerini yüksek sesle, nazikçe gülümseyerek anlatır olmuşsun. Sesin de kısılmaz :) Oku, izle, kendindeki iyi özellikleri farket. Okudukça kullandığın kelimelerin de çeşitlenir.Eğer diyorsan ''eee...''lerin azalır.Uzun cümle kurma. Rahat, güvenli, öz... Cümlelerine olumlu başla,karşındakinde seni dinleme isteğini artırırsın.''Evet'',''Ben de!'' ile...''Evet, ben de gördüm.O filmde .... oynuyor muydu?Ah!Ona çok benziyor, ...'' gibi.Herkes konuşsa da argo konuşma, aksini söyleseler de inanma, kimseye yakışmaz.Merhametli yaklaş,insanlara ve hayvanlara.''Oh! İyi olmuş!Bana da şöyle yapmıştı...'' yerine ''Aaa! Üzüldüm.Gerçi bizim de şöyle bir diyaloğumuz olmuştu ama o, zor bir dönemdeymiş galiba,üzerinde durmamıştım bile.Düzelir umarım.'' (Kimse düşmanımız değil!Hem negatiflik yüzü asmaya neden olur. İnsanlar pozitif insanlara yakın hisseder.) Bir de bu olumlu tavrı benimseyebilirsin.Olumlu hisset.Negatif hissederken iyi şeyler söylemeye çalışırsan rol gibi duyulur.Uzun,karşındakinin araya girmesine olanak vermeyen monologlara yanaşma. Diyaloglarla ilerlesin sohbetlerin. Evet! Sohbet et, konuşmak yerine!:) İnsanlara bazen içtenlikle''Nasılsın?'' de. Karşılaştıkça otomatikman deniyor,bu söz.Gerçekten merak et.Herkes arkadaşlarının alakasından memnun olur; ilgisini ona yöneltir.
    Böyle böyle birikimli,güvenli,hoş sohbet genç bir hanım olursun...
    Neşeli, keyifli günler dilerim.

    YanıtlaSil
  10. Merhaba,ben,sessiz sakin fazla utangaç bir kızım.Kendimi bildim bileli böyleyim.19 yaşındayım.Orta okul yıllarımda diğer arkadaşlarım tarafından dışlandım,hor görüldüm. Dışlandığım için sürekli tek takıldım,zor zamanlar geçirdim.Ve bunu hep içime attım. Çünkü anlatacak kimsem yoktu hoş hala yok. Şimdi ise rezil olmaktan,dışlanmaktan utanmaktan,çekinmekten,başkası ne der ? demekten,yanlış anlaşılmaktan korktuğumdan dolayı kendime hayatı zehir ettim artı insanlardan kendimi soyutladım.Şuan 4 duvar arasındayım. Evet bunu ben kendime yapmak zorundaydım. Üniversiteye dahi gitmedim.Bu öz güvensizlikle gidemezdim zaten,yapamazdım. Öz güvenim yok , kendimi sürekli diğer insanlardan küçük görüyor,kıyaslıyorum. Sanırım kendime haddinden fazla eleştiri yapıyorum. Toparlamam gerekirse kendime saygım yok.Kendimi rahatlıkla aşağlıyorum.Zaman zaman karamsar olabiliyorum.Gerçekten ruhen çok yorulmuş birisiyim. Ruh yaşım 90 civarı. Kendimi ifade edemiyorum. Ağzı var dili yok diye tabir ettikleri kişi tam da ben oluyorum. Kendime güvenmeyi çok istiyorum. Bir şeyler başarmak istiyorum. Ama cesaretim yok. İçimdeki ördüğüm duvarları yıkamıyorum. Şuan açık öğretim okuyorum,üniversiteye gitmediğim için çok pişmanlık duyuyorum ama elimden bir şey gelmiyor.Psikologa gitmeyi düşündüm fakat şuan için imkanım yok. Lütfen bana yardımcı olun. Umarım en kısa sürede cevap verirsiniz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    3. Çok Değerli ve Çok Genç Arkadaşım... Üzüntünü okuduğumda ne diyeceğimi ben de bilemedim, ilk önce. Çünkü sen, kendinle ilgili pek çok cevaba sahipsin. ''Özgüvenim yok.'' diyorsun ve farkındasın ki yaşadığın zor zamanların asıl sorumlusu, bu. Bir soru... Lütfen cevabını düşünür müsün?:''Neden özgüvenin yok? Kendine güvenmene engel olan nedir?'' Anladığım kadarıyla eğitimine devam edecek kadar zekisin; hissettiğin çıkmaza rağmen yüksek öğrenimine devam etmektesin. Maddiyat mı? Lütfen, maddiyat kendinize güvenmenize engel olmasın.Güven, temelini maddiyattan alan bir duygu değil. Sadece maddiyatına dayanarak güvenliymiş gibi davranan insanlar da aslında güvenli değil. Makalelerimde okumaktasın... Güven, sen doğru ve iyi olanı yaptığın müddetçe kendinden kuşku duymamaktır. Geçmişi kimse değiştiremez. Geleceğe bakalım... Açık Öğretim aynı zamanda çalışma hayatın olmasına olanak veren çok faydalı bir yapı. Diğer yandan 19 yaşındasın! :) Yolun başı. Ne istersen yapabilirsin. Düşünebilirsin. Geleceğini acele etmeden kurabilirsin. Pek çok insan yeterli imkanlara ne zaman sahip olursa o zaman örgün öğretime (doğrudan derslere girilen sistem) devam ediyor. Pek çok insan uygun olabildiğinde sertifika programlarına katılıyor. Sahip olduğu mesleği sevmiyor ve şu an devam eden ücretsiz meslek kazandırma kurslarına gidip olmak istediği şeyi oluyor... Çok seçeneğin var. Ta, çocukluğundan itibaren kendini izole etmişsin. İnsanlar seni dışlamamış; bu hissiyatınla sen, nasıl yaklaşacağını bilememiş olabilirsin. Yıllardır, devam eden bu, ne çok seçeneğin olduğunu, çevrende iyi şeyler de olduğunu görmene -farketmene- engel olan duygu durumundan, evet, yardım alarak eminim çok kolay kurtulacaksın. ''İmkanım yok'' deme lütfen. Hangi kentimizdesin bilemiyorum. Ama hangisinde olursan ol, en azından bağlı olduğun aile hekimine danışabilirsin.Danışmak, mental sağlığın olmadığı anlamına gelmez. Konuşacak birine ihtiyacın olduğu anlamına gelir. Akıl akıldan üstündür ve sen olgunlukla kendininkinden farklı düşünceleri de duymak istiyorsundur. Hem, herkes ama herkes, o içine dahil olamadığın insanların her biri hayatlarında en az bir kez çıkmazlara girer. Yardım alındığında kalıcı olarak olumsuz duygu durumundan kurtulup; hafifleyebilir; ya da aslında bir şeyleri gözünde büyütmüş olduğunu farkedebilirsin... Bazen dışarıdan bakan objektif bir göze ihtiyaç var... :) Ama, ille de gidemeyeceksen danışmanlık almaya, o halde blogumda yazdıklarımı yapmaya çalış, güzel, üzgün, küçük arkadaşım... Dışarı çık. İstersen eve gelince ağla. Belediyelerin, MEB'in açtığı tamamen ücretsiz kurslardan birini seç. Lisan (=Yabancı Dil) kursları, sanat kursları, meslek edinme veya hobi kursları... Ne olursa... Ve lütfen insanlarla konuş... Gülümse... Başta rol yap! Her gün kaldırımda bir kaba su koy. Gideceğin yerler yakınsa yürü. Nefes al ve aldığın nefesle nasılda hafiflediğini ve aslında bir gülümsemenin yıllardır dudağının kenarında beklediğini hatırla. Romantik olmaya çalışmıyorum :) Bunlar, başlangıç adımları; bebek adımları... Bir adım at, olur mu? Belki anlatamadığın başka üzüntülerin ve huzursuzlukların da olabilir. Evin dışında gülümseyerek, bir şey üreterek ve insanlarla karşılaşmak zorunda kalarak bir şey yap... Danışmanlık alamıyorsan da kendin için bunu yap. Bütün gücünü topla. Dediğim gibi başta rol gibi de olsa... Lütfen dene... Bakalım, ne değişecek. Aynı anda on şey yapmaya çalışma. Açık Öğretim derslerine çalışmaktasın zaten. Bir de kursun olsun; bir de günlük yürüyüşün... Güzel haberlerini bekliyorum. :)

      Sil
    4. Değerli sesiz, sakin genç arkadaşım. Eklemek isterim... Birincisi insanların hafızası çok gelişmiştir, ama, kullanmayı sevmezler :) Ne kadar komik olursa olsun biri, bir yıldan önce unuturlar. Kaldı ki rezil olmak da nedir? Hiç bir canlıya kötülük yapmadıktan, kimseyle alay etmedikten, dürüstlüğe sığmayan bir davranışta bulunmadıktan sonra rezil olacak bir şey yoktur. Biri çok komik dans etse arkasından ''Haha çok komik, o nasıl dans!'' derler. Bu, komiktir. Rezil olan kimse yoktur. Biri çok sessiz olunması gereken bir yerde kazara gürültüye sebep olsa, ya da geçici bir rahatsızlık sonucu sevimsiz bir ses çıkarsa, v.s... Bunların hiç biri rezalet değildir. Aksiliktir, rahatsızlıktır... Diyelim ki bir espri yapmak isterken herkese saçma gelen sözler çıktı ağızdan. Gülerler... Blogumu hatırlar mısın? Makaleleri okumuş muydun? :) SEN DE GÜL! :) Sen yüzünü asıp kaçtıkça, her şey üstüne geliyormuş gibi hissedersin. Ne yapacağını bilemediğin, alışkın olmadığın sosyal ortamlarda az konuşmak başlangıç için uygun ama bir iki kelimeyle katılıp gülümsemek insanları sana yaklaştırır... İkincisi, hayat böyle bir şey bazen düşer, nasıl doğrulacağını bilemezsin. Bazen de senin yaşadığını yaşamış birine tecrübenle ve hassasiyetle elini uzatıp doğrulurken destek olmanın hazzını yaşarsın. Hiç bir zaman her şey iyi, her şey kötü olmayacak. Sen biraz üzülmüş, üzüldükçe saklanmış, saklandıkça daha üzülmüşsün... Üstteki yanıtımda ve makalelerimde yazdığım gibi... Perdelerini aç artık ve -bir filmin de adı değil miydi?- bırak, güneş içeri dolsun. :) Hiç kimse, diğerinden yukarıda ya da aşağıda değil. İnsanların sadece kendine ekledikleri farklı ve bu yaşam şekillerini, algılarını, bakış açılarını farklılaştırıyor, insanların. Bunca zamandır, dört duvar arasında ne yapmaktasın? Bir şeyler izledin, okudun mu? Artık onları paylaşmayı denesene... Yine sözünü ettiğim gibi rol olarak başlar, alışkanlığa döner... Gün gelir, alışkanlığının seni mutlu ettiğini fark edersin...! Bir de elbette yeni insanlara hayatını anlatmana gerek yok; ama, ''Bu insanla arkadaş olabilirim, belki.'' dediğinde sevdiğin sevmediğin şeylerden, şirin bir iki anından söz edebilirsin... Bir bakmışsın sana ''Ben de şöyle, ben de böyle...!'' diyerek katılmış. Haydi dene bir... Kapıdan dışarı bir adımını at, bakalım... Bugün, mesela, güneşe çık... Hatta ilk adımı çoktan atmışsın, bak... Bana, hiç tanımadığın bir insana yazmak istemişsin. Şimdi de insanları -korkmadan, korkularının da aslında seninkilerle aynı olduğunu bilerek; ihtiyaçlarının da dostluk olduğunu bilerek- tanımak iste. Rolün sadece kapıdan çıkmak ve bir süre gülümsemek için... Bir süre sonra içinden gelir, gülmek. Konuşurken kendin gibi ol. Bir de bir şeyleri söylerken ''Acaba benimle ilgili ne düşünürler?'' sorusunu sorma. Sen dahil herkes, ne isterse onu düşünür. Rahat, sakin, gülümseyen bir küçük hanım olarak devam et, bakalım...

      Sil
  11. Merhaba bende değismek isteyip degisemeyenlerdenim bircok kez denedim ama sonuç hep hüsran. Ben günlerimi genelde müzik dinleyerek tlfnda oyun oynayarak aklıma gelen saçma. Sapan şeyleri araştırarak içimden gelenleri yazarak okuyarak ve sürekli uzanarak aylak aylak amaçsızca vakit geçiren bir asosyalim degisim icin bir cok sey denedim meditasyon ,yoga. Ki halada yapiyorum bu ikisini kndime çesitli programlar hazrlayıp uymaya çalıstım duzenli bir hayatmın olmasi icin ama malesef olmadı. bana asosyallikten amaçsızlıktan ve düzensiz yaşamdan kurtulmamda yardımcı olursanz sevinirim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Şeyda, seni aramızda görmek ne güzel... Bir nevi dert ortağı görerek ve daha iyi hissetmene yardımcı olabileceğini düşünerek benimle paylaşmış olduğun sorunlarına yorumlarımı -her iki mesajına da cevaben- aşağıdaki ikinci mesajında yazıyorum...

      Sil
  12. merhaba öncelikle uzun zamndır düşünüyorum değişmeyi daha çok küçüğüm belkide ama ve lakin kalbim çok kırık insanlar kötü yeni bir ben herşeyi çözebilir diye dşünüyorum kendim gibi kalıp değişmek hiçte fena bir fikir değil doğrusu :) bu yaz tatili boyunca uzun uzun düşündüm ne yapayım diye gelişmek değişmek bikere yapacağm nede olsa değilmi planlamamı doğru yapmamda fayda vardı şöyle söylemem gerekirse gerçekte artık değişmek istiyorum tüm üzüntümü güçlü gibi gözüken güçsüz ve kırılgan beni atmak sirkelenmek istiyorum korkusuz ve özgüvenli evet işte bu güzelleşmek kötü yanlarımı atmak iyi bir hobi felan size danışmak en iyisi gerçi ben araştırma fazlasıyla yaptım fakat yinede bir uzman gözüyle bakılmak hiçte fena olmaz değilmi efenim :) 1.70 boyum 45 kiloyum yaşım 17 çok zayıfım artık kilo almak istoyrum bazen herşey yapıcam tamamdiyorum ama sonra bir anda durduğum yerde duvara boş boş bakıyor ve donuk yüzümle incecik bedenimi kaldıramadığımı bu yükün üstesinden çocuksu içtenliğimle daha gelemeyeceğimi düşünüyorum bulunduğum koltuğa çöküveriyor ve bir müzik açıp odada kaybouyorum bu kadar uzun yazdığım için çok affedersiniz ama kurtulmalıyım ailemle yaşamamda aslında değişmme parasal yönden çok etki ediyor gerçi parayla değil sırayla değil mi bir söz derki hiçbirşey değişmese bile ben değişirim HERŞEY DEĞİŞİR merak ediyorum doğrusu neler yapmalıyım cevabınızı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    2. Coco Chanel'in değerli, kalbi kırık kızı... :) İyi haber...! Çok üzgün değilsin... Yaşının getirdiği kararsızlıkların, endişelerin var, gibi. Evet, insanlar kötüden ziyade bencilliğe meyilliler. Her hangi davranışlarının bir başkasının kalbini kırabileceğini bazen farkedemiyorlar. Ama biliyor musun, herkes bazen farketmeden birilerini kırabilir; yabancıları, ya da sevdiklerini... Bunun farkında olmansa çok güzel! Demek ki sen, dikkat edeceksin; bir adım atmadan, bir söz söylemeden önce karşındaki üzerindeki etkisini düşüneceksin davranışının... (Bu, empati.) Sana gelelim, cidden çok genç arkadaşım... Görünüşle başlayalım. Evet, çok zayıfsın. İmkanın varsa yine Devlet Hastanelerimiz bünyesinde bir diyetisyene danışabilirsin. Yapamıyorsan sağlığın umarım, çok iyidir. Mümkün olduğunca dengeli -protein (hayvansal gıda, süt, yoğurt,yumurta, yeşil mercimek, nohut...), karbonhidrat ve nişasta (unlu mamuller ve patates, havuç, baklagiller), sebze, meyveyi günde en az 3 öğüne dağıtıp açık havada kısa süreli, yorucu olmayan yürüyüşler; ya da egzersiz yapman faydalı olabilir. Ama, en başta diyetisyene danışman faydalı elbette. Aile, senin yaşında ve durumunda, kendini geliştirmene de destek veriyorlarsa bir şanstır. Eğer korumacı iseler, o zaman ciddi olduğunu, onların da onayıyla kendini geleceğe hazırlamak istediğini anlatabilirsin. Nazikçe, samimiyetle, başta seni korumak istemelerinden kaynaklı çekincelerine karşı güvenlerini kazanmaya çalışarak ve bunu söyleyerek... ''Ben kendim için iyi ve doğru bir şeyler yapmak istiyorum. Bunu da sizin onayınızla, doğru bir şekilde ve güvenli ve ciddi yerlerde yapmak niyetindeyim. Sizin desteğiniz olmadan zaten çok güçsüzüm, şu an. Ailemin, sizlerin yanımda olmanıza ihtiyacım var!'' (Elbette ailene verdiğin sözü tutmalı ve doğru ve ciddi davranmalısın.) Ve gelelim mental güçlenmene... Hayat, bizleri büyürken olgunlaştırıp güçlendiriyor. Yani hiç bir şey yapmasan da olgunlaşacak ve güçleneceksin. Olumlu yönde planlı bir değişiklik, güzel bir yaklaşım. Ama, hatırlatayım; bir kere olmayacak... Bütün hayat boyunca okudukların, gördüklerin, yaşadıklarınla sürekli değişeceksin. Şimdi gözüne güzel ya da doğru gelene bir kaç sene sonra şaşıracaksın... Ve bir kaç sene sonra gene ve bir kaç sene sonra, gene... şaşıracaksın. :) Çünkü bilinen bir benzetmedir ki dalgaların çakıl taşlarını an be an şekillendirmesi gibi, yaşam, bizleri şekillendirir. Mühim olan daima doğru ve iyiyi seçmek. Öğrenci misin? Yazmamışsın. Değilsen de bir sürekli aktivite edinebilirsin. Makalelerimde ve yorumlarımda hep söylediğim gibi üretmek kadar insanı güçlendiren ve özgüven veren ne olabilir? Çok gençsin; mutlaka bir meslek sahibi ol, olur mu? Okulla veya meslek edindirme kurslarıyla... Etrafında olanları farketmeye çalış... Sadece insanları değil; kedileri, kuşları, ağaçları... Her gün kaldırımdaki kaba su koy. Bir şeylerin iyi ve yolunda gitmesinde katkın olsun. Bir de ben senin roman okumanı faydalı buluyorum. Yaşına uygun romanları... Özet olmasınlar, ama... Birebir yazarının elinden çıktığı gibi yayınlanan eserleri tercih et. Evet, kitaplar çok pahalı... Bulunduğun kentte sahaf var mı? Sahaflarda harika ikinci el romanlar bulabilirsin. İşte kendini bu şekilde geliştirip değiştirebilirsin. İyi ve nazik olup, çevrene dikkat edip, meslek sahibi olup, bir yeteneğini geliştirip, okuyarak... Sosyalleşmek tek başına bir aktivite değildir. Tüm bu yaptıkların seni zaten insanlarla haşır neşir kılacağından, kendine katmakta olduğun pek çok şey esnasında çalışırken, üretirken, okurken, yürürken, egzersizde, yeteneğini geliştirirken kendiliğinden sosyalleşirsin de... Makalelerimde de gördüğün gibi değişim, sen kendini geliştirirken olur zaten... Kolay gelsin... Selamlarımla! Not: Bu arada, Coco Chanel senin için çok büyük... Rengin siyah-beyazdan ziyade, gökkuşağının renkleri olsa...! Hem enerjin, neşen çoğalır...

      Sil
    3. Öncelikle yeniden merhaba :)Mesajıma bu denli uzun ve renkli cümlelerle şenlendirip cevap verdiğiniz için size minettarım.Çok teşekkürler.Evet tabikide okuyorum,bir anadolu lisesinde:) kitapta okuyorum :) okumak kadar hoş bir şey var mı.Diyetisyene gittim annemle beraber fakat hiçbir işe yaramadı 1-2 kilo oynamadan başka bu da bir şey tabi.,herşeyin güzelliklerle dolu olacağına tüm kalbimle inanıyorum çünkü ailem yanımda.Yazdıklarınız tüm yazılarda da birer pırıltı bulacağıma hiç şüphem yok :) Tekrar teşekkürler insanları oturdukları yerden bilgilendirdiğiniz ve motive ettiğinizi için, sevgiler.

      Sil
  13. Merhaba bende degismek ve herkese kendimi kanıtlamak istiyorum bunu bir çok kez denedim ama hepsinde yarı yolda pes ettim ben bipolar hastasıyım hastalığım ve ergenliğim aynı dönemde olunca. Hayatım içindençıkılmaz bir kuyu oldu adeta ve bende çırpındıkça kuyudaki sular yükleseliyor her gecen gün biraz daha boguluyorum hayatımın içinde bu yüzden degismeyi çok istiyorum ma başaramıyorum herkes beni. Çocuk ruhlu çılgın. Biri olarak görüyor aslnda öyle görmelerinin sebebi giyim tarzım kapalıyım ama normal kapalı herkezin tabiriyle hanım hanımcık giyinmiyorum genelde pantol uzerine gömlek yada tayt ve tunik giyorum pantol bni cocuksu gosteriyormus ama eteklede ben rahat edemiyorum okul eteklerim disinda ya bir etgim olmustur ya iki hayatmda etekle rahat edemiyorum ki ewt giymek istiyorum ama rahat edemedigim icin giymiyorum aslnda bunda annminde etkisi var bacaklarm uzun diye yakismadni soyleyip durr galiba birazda bu yuzden etekle aram yok benn artık çocuk olmadığımı 19 yasinda bir genç kız oldugumu hem kendme hemde etrafmdakilere kanitlamak istiyorum bu konuda yardımcı olursanız sevinirim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tekrar hoşgeldin! Kolaydan başlayalım; görünüşün ve giyiminden. Ondokuz yaşında bir genç kızsın. Uzun bacaklısın. Biliyor musun ki uzun bacaklı olmak dünya standartlarındaki güzel tanımlamalarından biridir. Uzun bacaklılar hemen ne isterlerse giyebilirler; çünkü ister pantolon, ister etek giysinler uzun bacakları sayesinde olduklarından ince bile görünürler. :) Sen muhafazakar giyinen bir genç kızımız olduğun için anneciğin dikkati çektiğini düşünmüş olabilir... Çünkü uzun boy, ya da oran olarak uzun bacaklar, güzel anlamda dikkati çeker; taşıdıkları giysiyi kendilerine yakıştırarak. Henüz 19 yaşındasın! Sevdiğin, kendini güvenli ve keyifli hissettiğin gibi giyinebilirsin. Pantolon, tayt giymeyi seviyorsan giy tabi ki... Yaşına da yakışır. Ama etek de yine uzun bacaklı hanımları olduklarından zarif ''dal gibi, fidan gibi'' gösterir. Bu nedenle etek giymeyi de seviyorsan çekinmeden giyebilirsin. 19 yaş, ailelere ''Daha dün çocuktu; ne zaman büyüdü?'' diye düşündürten bir yaş. Alışırlar, evlatlarına... Aslında neşeli, meraklı, pek çok ilgi alanı olan bir yapın olduğu izlenimine kapıldım... Ama hayatına nasıl yön vereceğini bilememektesin. Öğrenci olmadığını ve çalışmadığını tahmin ediyorum. Eğer öğrenciysen ya da çalışıyorsan lütfen düzelt. Ben de ona göre yeniden değerlendireyim. Ailen çalışmana, evin dışında zaman geçirmene müsade ediyor mu? Yapmakta olduğun şeyler aslında güzel... Okuyup yazarak zaman geçirdiğini söylemişsin. Saçma sapan diyerek araştırdıkların ne bilmiyorum, ama; seni farklı alanlarda bilgi sahibi kıldıysa araştırmaların, iyi olmuş. Gelelim asıl büyük sorununa... Amaçsızlık. Seni, huzursuz eden, hapsolmuş ve kuyularda hissettiren, boşa zaman harcadığını düşündürten şey, bir amacının olmaması. Programlar yapsan da kendine, uygulayamıyorsun; çünkü programlar yoldur. Biz yolları amacımıza ulaşmaya çalışırken izleriz. Amaç edin, Seyda! Ya MEB'in (Milli Eğitim Bakanlığı'mıza bağlı kurslar var.), ya belediyelerin ücretsiz hobi ve mesleki kursları var. Lisan, resim, müzik, spor, egzersiz, elişi, dikiş-nakış, bilgisayar, sosyal bilimler, işletme ve daha pek çok uzmanlık alanı üzerine bu kurslar. İnternetten araştırabilirsin. Ya da senin düşüncelerinle, yapmak istediklerinle örtüşen bir derneğin üyesi olabilirsin. Yardım dernekleri olabilir; yaşadığın beldenin sorunlarını çözüp orayı güzelleştirmeye çalışan bir dernek olabilir. Eğitimle ilgili ücretsiz, ya da çok ufak ücretli kurs ve seminerlere aileni ikna et, lütfen. İşte bu meslek kazanma veya hobi amaçlı kurslar, seminerler, dernek çalışmaları sana değerli amaçlar sunacak. Evinin dışında uymak zorunda olduğun günler, saatler; tanışacağın, çalışacağın insanlar olacak. Hayatın kendiliğinden düzene girecek. Rahatsızlığına gelelim... Dünyada sık rastlanıyor. Bildiğim kadarıyla ilaçlarını düzenli kullandığın ve mutlu, huzurlu olabildiğin sürece yıllarca atağa geçmiyor. Yani çalışmana, sosyalleşmene engel değil. Bu hastalığa sahip insanlar çalışıyor, aile kuruyor, dostlarıyla vakit geçiriyor; sağlıkla, huzurla yaşıyor. Yeter ki moralini yüksek tutasın. Aileni evinin dışında çalışmana, kurslara seminerlere katılmana ikna ederken bundan da söz edebilirsin. Düzenli hayat, sağlıklı sosyal yaşam, insanlarla iletişim, açık hava, hareket, evin dışında hayat, kendinden başka şeylere ilgi sağlığının da stabil olmasını sağlayacak. :) Özetleyelim. 1-Sevdiğin gibi giyinebilirsin; uzun bacaklı olmak senin güzelliğin, yeter ki kendine güven. 2- Amaç edin. Bunu, ilgi alanlarını ve yeteneklerini saptayarak yap. Ne olmak istiyorsun? Ne yapmak istiyorsun? Sonra kurslara, seminerlere ya da dernek çalışmalarına katıl. 3-Rahatsızlığın -ilaçlarını aksatmazsan- huzurlu, mutlu hissetmenle ve yaşamına güzel şeyler yapıp anlam katmanla iyice ufalıcak. Dilerim, yaşamında her şey çok güzel olur. Haberdar edersen sevinirim...
      il-han

      Sil
    2. Sevgili Şeyda, teşekkür etmişsin... Sen de sağolasın! :) Yayınlamıyorum, çünkü bir bölümünü hiç söylemediğini varsayıyorum. Yukarıda yorumumun tamamını okuduğunda lütfen finale dikkat et. :) Ne yapmak istiyorsan, iyi ve faydalı ise yapabilirsin. Nasıl giyinmeyi seviyorsan -elbette sahip olduğun ölçüler, kabuller dahilinde- giyinebilirsin. Hep ama hep söylediğim şeyi tekrarlayayım. Ne istediğini keşfet. Kendine güven. Güvenini ortaya nazikçe ve gülümseyerek koy. Bu, kendimizi kabul ettirmenin zarif ve sevimli yolu... Kendine güven duy. 19 Yaşındayken pek çok genç kız korktu, ne yapacağını bilemedi, kendini beğenemedi. Sonra yavaş yavaş ''çirkin ördek yavrusu'' değil, ''kuğu'' olduğunu fark etti. Burada sözünü ettiğim güzellik oyuncak bebek, ya da Hollywood filmlerindeki oyuncuların yapaylığı değil; kendinden memnun olmak... Kendi özelliklerini sevmek. Merak etme olacak. Henüz çok gençsin. Bu yazdıklarımı uygularken yavaş yavaş güvenin de gelişecek... Haydi... Kendin için, mutlu olacağın amaçlar için atmaya başla, adımlarını. Söylediklerimi yaptıkça karşılıklı dertleşeceğin arkadaşların da artacak. Gerçi o zaman dertleşmek yerine belki neşeyle sohbet edip gülüşeceksiniz... Gülümse bakalım. :)

      Sil
  14. Teşekkürler sayenizde hayatımı düzene katmak için önemli bir karar aldım ve ilk tercihlerde tercih yapmaya korkan ben kimseyi dinlemeyip ek tercih yaptım ve puanm düşükte olsa istedigim bölüm olmasada sevebilecegim kendimi gelistirebilecegim radyo ve televizyon bölümünü tercih ettim inanıyorum ki okumak bana iyi gelecek farklı insanlar farklı yerler ailemden uzakta kndi başıma okumak bna iyi gelecek ama korkuyorum sanırım korkmamdaki sebep ilk kez kendi hayatm hakknda kendim karar vermemden kaynaklanıyor çünkü hayatm boyunca hep birilerinn benim için istedigi sectigi hayatı yasadm simdiyse kndi kararımı vermek hem hoşuma gidiyor hemde korkutuyor çünkü kararımın sonucunn. Ne olacagını bilmiyorum bu yuzden eger. Beceremezsem herkes ben sana demistim diyip duracak ve bu hic hos olmıcak.ancak yine de tüm korkularıma ragmen benim hayatım benim kararim sonucuna ragzıyım diyorum çünkü ben artık özgür olmak genç kız olmak kendi ayaklarımın üzerinde durmak istiyorum önerileriniz için bana ışık tuttuğunuz için çok tesekkürler

    YanıtlaSil
  15. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  16. Sevgili Şeyda! Senin adına çok sevindim...! Kendi mutluluğunu hedefleyerek bir seçim yapmışsın. Bizimle paylaştığın bu adımınla kim bilir kaç genç arkadaşa daha model oldun, biliyor musun? Üstelik, çok cesur bir karar... Evet, kendi başına kalarak başarmak, insanları çok daha geliştirir, güçlendirir. Çünkü artık pek çok sorunun için sen kafa yoracak, kendi başına o an sahip olduğun olanaklarla çözümlerini üreteceksin. Yine de sık sık ailene de danış tabi ki... Aileden uzak yaşamak, aileye uzak kalmak değildir. Ailenle yine hayatındaki her gelişmeyi paylaşmaya devam etmelisin; iyi, kötü. Yaşadıkça göreceksin ki aile bazen çocuklarını sevip korurken yavaşlatıyor gibi görünse de daima ve karşılık beklemeden yanında olacak tek gerçek dostun, ailendir. Kendi fikrin oluşturduktan sonra yine aileni, seni seven insanları dinle; tecrübelerinden faydalan, olur mu? ''Beceremezsem...'' deme. Hayatta bazen başarıp mutlu olur; bazen hata yapar, üzülürüz. Hepsi insan olmamızla ilgili. Sen şimdi sadece güzel şeylere odaklan. Bana çok aydınlık görünüyor; şu an, yaşamına kattıkların. Kendini tanıyıp, özelliklerinin farkında olup, kendine güvendikten, tüm canlılara şefkatli olup, çalıştıktan sonra elbette başarırsın ve mutlu olursun; inanıyorum. Ufku açık, iş alanları çok çeşitli ve keyifli, dünyada geçerli bir mesleğin uzmanı olmak üzere ailenden uzak kalacağın bir kente gidiyorsun... Hedefin mutluluğun! Sana çok güzel günler, pırıl pırıl bir gelecek dilerim... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tekrar teşekkürler. Yazdıklarınız bana moral ve umut verdi. Her ne kadar korkularımdan sıyrılamasamda umutlu heycanlı ve morali yüksek bir bireyim artık sayenizde haklısınız aileden uzakta yaşamak aileye uzak durmak demek degildir . ben araştırdım radyo ve tv bölümünün çok çeşitli iş imkanları var ama bölümünden mezun oldugunda daha iyi bir iş imkanı için tecrübe gerekliymiş zaten okurken yaz dönemlerinde staj görülecekmiş. Ve 2 yıl sonunda mezun oldugumda dikey geçiş sınavı ile çukurova ünüverstesinde 4 yıllık radyo televizyon ve sinama bölümüne geçmeyi hedefliyorum ama ailem inatla yapamıcağımı söyleyince ben her ne kadar yapacağıma inansamda moralim düsüyor ama sizn yazdıklarınızla moralim yükseldi dahada bir umutlandm teşekkürler tekrar

      Sil
    2. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

      Sil
  17. iyi hissetmene ve kendine güveninin artmasına çok sevindim! Ara sıra yine yaz, gelişmelerden haberdar et, olur mu, Şeyda? Seni blogumuzdan merak edenlerle de paylaşmış oluruz, haberlerini... Güzel haberlerin herkese moral versin.

    YanıtlaSil
  18. Merhaba adım Gizem. 21 yaşındayım. bi sevgilim var ,daha önceki ilişkilerimden yara aldığım için özgüvenimi yitirdim. Herkes çok güzel olduğumu söyler ama ben kendimi beğenmiyorum çoğu zaman. sevgilim beni çok seviyor bunu hissediyorum ama onun yanında kendimi yetersiz hissediyorum. ben önlisans mezunuyum o yüksek lisans yapıyor. ben danışmanım sevgilim bankacı. sanırım bu yüzdende onu kıskanıyorum. bana gayet ilgili olmasına rağmen kendimi küçük görüyorum. kendimce iki karakterim var. birisi sessiz masum bi kız. bir diğeri kıskanç asabi . hep bu iki karakter arasında gidip geliyorum. sürekli rol yapıyorum. sevgilim beni ailesiyle tanıştıracak o kadar çekiniyorum ki. Güzel ve zeki olduğumun farkındayım ama bazen yetersiz hissediyorum garip bir duygu. yardımcı olun lütfen :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Gizem... Öncelikle geçmişteki acı tecrübelerin geleceği gölgelemesine izin vermemekte fayda var. Nasıl? Özel olabileceğini düşündüğün bir erkekle tanıştığında onun sosyal yapısını, aile yapısını, fikirlerini, duygularını, sorunları nasıl çözdüğünü, senin dışındaki insanlara, hayvanlara, dünyadaki acı tatlı haberlere, fikir ayrılıklarına, neşe ve öfke hallerine tepkilerini görecek kadar kendine zaman tanıyarak ve bu süreçte mesafeli bir samimiyeti koruyarak. Boşuna demiyorlar ''ilişki sanatı'', zor ve hassas...
      Günümüz kadınlarının çoğu şimdi söyleyeceğime katılmayacak ama toplumda böyle bir realite var: Kadının, hayatındaki erkekten daha az eğitimli olması karşılıklı fikir paylaşımına engel değilse, kültür farkı oluşturmuyorsa sorun yaratmaz. Sizin durumunuz, eğitim bakımından gayet problemsiz.
      Kendini yetersiz hissettiğinden söz etmişsin. Bu senin objektif yorumun, kendine ayna tutuşun ise yani gerçekten yetersiz isen -entellektüel açıdan diye düşünüyorum- okuyabilirsin. Romanlar, tarihi ve sosyolojik araştırmalar, bilim ve tarih dergileri, gazetelerin aktüalite, kültür-sanat, spor, biraz politika sayfaları... Sokağın, ilçen, kentin,ülken ve dünyadan haberdar olmak güvenini artırır. Makalelerimde ve sizlerden gelen sorulara cevaplarımda hep söylediğim bir konuyu kısaca hatırlatayım: Sosyal olman yani hayatındaki erkeğin yanı sıra zaman ayırdığın sosyal aktiviteler, ailen, dostlarının olması yine özgüvenini artırır; erkek arkadaşının da seni daha güçlü ve güvenli görmesini sağlar. Ama bunu yaparken amaç, nisbet olmamalı. Ya da erkek arkadaşına verdiğin bir sözü, bu aktiviteler için ertelemek hoş olmaz. Bu dengeyi öylesine ayarlayabilmelisin ki o, onu önemsemediğini ya da ona ihtiyaç duymadığını düşünmemeli. Mesela o tezini yazıyorken sen de hayvanları koruyan, doğal dengeyi gözeten bir dernek toplantısına katılabilirsin. Çalışıyor musun, bilemiyorum. Çalışıyorsan bu, seni zaten güçlü kılar. Kıskançlık, kuruntularından kaynaklıysa bir an önce sıyrılabilmen iyi olur. Bu duyguyu zihninden kovamıyorsan da rol yap! Çok ciddiyim. Kıskanmıyor, erkek arkadaşının senin dışındaki sosyal hayatını doğal karşılıyor rolü yapabilirsin ve buna zamanla alışırsın. Varsın, rolle başlasın. Kaldı ki seni ailesiyle tanıştırmak istediğini söylemişsin. Bu, elbette sana değer verdiğini gösteriyor. Aynı zamanda ailesinin senin hakkında ne düşüneceğini anlamak istiyor...
      Bu noktada sana, uzman davranış bilimcilere ait iki farklı bakış açısını aktarmak isterim: 1.Görüş: erkek, evlilik ve aile kurma yolunda ciddi düşündüğü hanımı ailesiyle tanıştırır; çünkü ona değer veriyordur. 2.Görüş: erkek, evlenmeyi ve aile kurmayı düşündüğü hanımın ailesiyle tanışır, ve ardından ailelerin birbiriyle tanışmasını organize eder. Çünkü ona değer veriyordur. İşte sana iki farklı davranış biçimi... Kişisel yorumumu şimdilik katmayacağım, çünkü bu, objektif olamayacağım bir konu. Senin akıl süzgecine bırakıyorum, erkeğin bu iki farklı davranış biçimini değerlendirmeyi...
      Kıskançlığa bir kez daha geleyim: Sen mi kıskançsın, yoksa o, çevresindeki hanımlarla kız-arkadaşı olan bir erkek için fazlaca mı samimi?
      Bir de şu noktayı enteresan buldum. Lütfen şu konuyu kıskançlık, öfke gibi kolayca hata yaptıracak duygularından sıyrılarak hassasiyetle tartar ve değerlendirir misin?: Sen mi kendini küçük görüyorsun; yoksa o, ara sıra, satır aralarında, tartışırken ya da tatlı tatlı sohbet ederken seni küçümseyen sözler sarfediyor mu? Bu soruyu iyice bir düşünür müsün ve sonra ilerlediğin yolu değerlendirelim.
      Dilerim ilişkinde her şey yolunda gider, soru işaretlerinden kurtulur ve mutlu olursun. Güzel haberlerini bekliyorum...
      il-han

      Sil
    2. Öncelikle çok çok teşekkür ederim İlhan Bey. Bu kıskançlık durumumun ana nedeni beni iş yerimde gördüğü halde mesleğimi beğenmemesi. Benden memur olmamı istedi. Hatta istedi değil emir verir gibi. Sanki bi ön koşul gibi. Bende ona benimde böyle bir amacım olduğunu ancak o istedi diye değil kendim için yapacağımı söyledim. Tabi durum düzelti yanlış ifede ettiğini söyleyip özür diledi ancak içimde bir ukte kaldı. Bu sınava gireceğim kazanacağıma inanıyorum ancak ya olumsuz bi durumda ona karşı kendimi yıkılmış hissederim. Bankacı evet ama etrafında kızlar yok son derece sadakatli. Kınkanç yanım mesleği. Dediğiniz gibi bu fuzuli yere kıskançlığımdan sıyrılmalıyım. Benim annemle tanışmak istedi ve beni ailesiyle tanıştırmak istedi henüz tanışmadılar ama ben annemle tanışmadan önce onun ailesini tanımayı ileri sürdüm. Sahiden kitap okumakla birşeylerle meşgul olmak araştırmak özgüvenimi arttırıyor. O tez yazarken bende arkadaşlarımla meşgul oluyorum sinemaya gidiyorum araştırma yapıyorum. Şimdilik mutluyummmm :)

      Sil
  19. Bende Seyda gibiyim hemen hemen aynı şeyleri yasiyorum bende , bi hedefim yok amaçszim, zamanımı boşa harciyorum resmen.Herşeyden sklyorum.
    Kendime gelmem için ne yapmam gerekiyor??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Zeynep...
      Şeyda gibi olduğunu söylemişsin. Yorumlarımızın tamamını ve Şeyda ile diyaloğumuzu okudun mu? :) Güzel... Ona, özellikle onun ilk mesajıda yazdığım cevabı, bire bir uygulayabilir misin?
      Anafikir nedir? İlgi alanlarını, yeteneklerini, seni nelerin mutlu ettiğini keşfetmek. Bu konular üzerine mesleki eğitim, ya da hobi amaçlı, geliştirici bir eğitim alabilirsin.
      Sadece kendine odaklanmak, sorunlarını olduklarından büyük algılamana sebep olur ve başa çıkamayacağını sanırsın. Kendi koşullarını olduğu gibi ve gerçekçi değerlendirebilmen için kendi dışındaki dünya ile ilgili olman gerekir. Bunu yaparken aynı zamanda ilgi alanlarını, yetenek ve becerilerini de kendiliğinden keşfetmiş olursun.
      Bir örnek vereyim: Hayatında suya girmemiş biri, iyi yüzüp yüzemeyeceğini bilemez. Önce suyu görmeli, tanımalı; balıklar, yosunlar, dalgalar, akıntılar, suyun kaldırma kuvveti, vs bunların insana ihtiyacı, insanın bunlar için veya bunlarla yapabilecekleri...
      Önce gör, farket, sonra iyi ve faydalı sebeplerle içlerine karış... Bu, çevreni tanımak ve farketmektir. İnsanlar, kediler, ağaçlar, yaşadığın sokak, mahallen... Sana ihtiyaç duyulan yerler ve senin faydalı olabileceğin alanlar neler?
      ''(.....) Amaçsızlık. Seni, huzursuz eden, boşa zaman harcadığını düşündürten, programlar yapsan da kendine, uygulayamamana sebep olan şey. Çünkü programlar yoldur. Biz yolları amacımıza ulaşmaya çalışırken izleriz. Amaç edin! Ya MEB'in (Milli Eğitim Bakanlığı'mıza bağlı kurslar var.), ya belediyelerin ücretsiz hobi ve mesleki kursları var. Lisan, resim, müzik, spor, egzersiz, elişi, dikiş-nakış, bilgisayar, sosyal bilimler, işletme ve daha pek çok uzmanlık alanı üzerine bu kurslar. İnternetten araştırabilirsin. Ya da senin düşüncelerinle, yapmak istediklerinle örtüşen bir derneğin üyesi olabilirsin. Yardım dernekleri olabilir; yaşadığın beldenin sorunlarını çözüp orayı güzelleştirmeye çalışan bir dernek olabilir. Eğitimle ilgili ücretsiz, ya da çok ufak ücretli kurs ve seminerlere aileni ikna et, lütfen. İşte bu meslek kazanma veya hobi amaçlı kurslar, seminerler, dernek çalışmaları sana değerli amaçlar sunacak. Evinin dışında uymak zorunda olduğun günler, saatler; tanışacağın, çalışacağın insanlar olacak. Hayatın kendiliğinden düzene girecek. (.....) Özetleyelim. Amaç edin. Bunu, ilgi alanlarını ve yeteneklerini saptayarak yap. Ne olmak istiyorsun? Ne yapmak istiyorsun? Sonra kurslara, seminerlere ya da dernek çalışmalarına katıl. Kendini ve çevreni tanıyıp kendine amaçlar edinirken seni seven insanları, aileni, bu dünyada bizlerle birlikte nefes almakta olan küçük canlıları hayvanları ve nefes almamızı sağlayan yeşil örtüyü doğayı hep farket, olur mu? Hem insanlara, hem tüm çevrene duyarlı ol ki yaşamın seni mutlu edecek dengesine doğal bir şekilde kavuşabilsin.
      Dilerim, bir an önce seni mutlu eden şeylerin neler olduğunu keşfedebilir ve yaşamına güvenle, keyifle, çevresine faydalı ve mutlu bir birey olarak devam edebilirsin.
      Senin de güzel haberlerini bekliyorum.
      il-han

      Sil
  20. Tabi haberdar ederim. Sonuclar daha açıklanmadı ve ben hala heycanlıyım umutluyum bir o kadarda korrkuyorum hala. Doktorum korkularmın normal oldugunu söyledi ama bna normal gelmiyor bu kadar korkmak galiba özgüvenim yok o yuzden de olabilir korkularm ama inanıyorum ki omul işim olursa kendime güvenimde artacak hayata bakış açımda degişecek butun bunlarla davranslarm giyimimde degisecektr inanıyorum amaçsz benden bi adam olcak .ddd

    YanıtlaSil
  21. Bazı yorumlara neden cevap vermiyorsunuz?

    YanıtlaSil
  22. Tercihler belli oldu nigde teknik bilimler myo radyo ve tv bölümü geldi tam benlik ders programina baktım senaryo. Ve fotografçılık dersleri falanda var zaten bn yazmayı fotograf cekmmeyi severim bir iki senaryo denememde var basarszda olsa deneme denemedir.d. boylece basarsz denemelerim basaryaulasabilir iyi bir senaryo yazabilirim yada suan cektgm fotolardan daha iyilerini cekebilirim olmadı radyolarda tv lerde iyi isller bulabilirim hele birde dgs kazanır 4 yllık radyo tv sinama bölumune çukurovaya gelirsem süper olur tekrar tezekkurler siz bana umut vermezeydiniz tercih yapmaya cesaret edemezdim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Şeyda! Haberlerine çokk sevindim :) İnşallah çok güzel bir gelecek bekliyor, seni. Son iki yorumunu da paylaşıyorum; çünkü daha önce de söylediğim gibi; kendine güvensiz olduğunu sanıyorsun...! Ama aslında çok güçlü, azimli, coşku dolu ve pek ala ne yapmak istediğini bilen bir genç kızsın; blogumuzu takip eden pek çok arkadaşımıza o kadar güçlü ve iyi bir modelsin ki...! Üstelik, sadece bir parça duygusal desteğe ihtiyacın varmış, bak... Ne yaptım ki? Sadece seni anlamaya çalıştım ve zaten sahip olduğun özelliklerine inanmanı istedim. Zaten pek çok da yeteneğin varmış. Bölümün harika bir bölüm... Yapmayı istediklerin heyecan verici... İnanıyorum ki sen, hepsini başarabilirsin. Bütün bu harika işleri yaparken çevreni, sana ihtiyaç duyan tüm canlıları da elinden geldiği kadarıyla farket olur mu? Bizim küçücük zannettiğimiz adımlar, pek çok şeyin iyiye ve güzele gitmesine yardımcı olabiliyor, biliyorsun. :) Kendine güven, sevdiklerini ihmal etme ve kendinle gurur duy, olur mu? :) Tekrar çok tebrik ederim... Sana büyük mutluluklar dilerim...!

      Sil
    2. Doktorunla ve sağlığınla ilgili endişelerini şimdi gördüm. Onunla ilgili konuşalım, tabii..
      İlaçlarını düzenli aldığında yine de sağlık problemiyle karşılaşma ihtimalin var mı? Bunu doktorunla konuşmalısın. Maddi durumunu bilemiyorum; en fazla kaç ayda bir kontrol için doktorunla görüşebilirsin? Diğer yandan, bir araştır bakalım, gideceğin kentte yine 2-3 haftada bir görüşebileceğin bir hekim, ya da devlet hastanesi bünyesinde seninle titizlikle ilgilenebilecekler mi? Hatta telefon açsan ve rica etsen, hastanenin idaresiyle, başhekimliğiyle veya rahatsızlığının uzmanı doktorla (hekimle) telefonda görüşsen... Onlara kısa ve açıklayıcı bir şekilde 1-Yüksek öğrenimini kentlerinde sürdürme hakkı kazandığını, 2-Sağlık durumunu ve 2-3 haftada bir rahatsızlığınla ilgili uzman hekimle görüşmenin eğitimini başarıyla sürdürmen için çok önemli olduğunu anlat. VEYA; şu an yaşadığın kentteki resmi sağlık kuruluşu veya devlet hastanesinden okumaya gideceğin kentte düzenli olarak 2-3 haftada bir düzenli uzman hekimle görüşmeni gerekli kılan imzalı, kaşeli bir tıbbi rapor alabilir misin? Bu konuları şu anki hekimine danış... Seni bu konuda en iyi şekilde doktorun yönlendirebilir.
      İlaç düzenini sakın ama sakın aksatma. Akıllı telefonlara uzağım :) ama sanırım, ajanda olarak da kullanılabiliyorlar. İlaç saatlerini telefonun sana hep hatırlatsın... İkinci seçenek: Bir takvim edin. Baş ucuna koy. Üzerine -üşenmedeeen:)- bir yıllık ilaç gün ve saatlerini kırmızı keçeli kalemle (sabit renkli kalemle) işle. Her sabah uyanınca ilk iş takvimine bak. Gün içerisindeki ilaç saatleri için cep telefonu alarmını kur. Geç uyandığın, okula geç kaldığın günlerde bile uyanır uyanmaz ilk iş takvimine bak, olur mu, sakın atlamayasın :) (Hatta annen her gün telefon eder, belki... Zaten eminim cici kızını çok merak edecek...).
      Arkadaşlarına gelince... Benim yaşadığım kentte eğitim hayatım boyunca üç kişi tanıdım ki senin rahatsızlığından daha zor bir rahatsızlıkları vardı. Tahmin etmişsindir. Bunu kendileri zaten söylüyorlardı; söylemeseler, arkadaşları olan ben ve pek çok kişi, anlayamazdık. Onlar da bunu çok doğal olarak söylüyordu, zaten. Gideceğin kentte evet, yadırganabilir. Şimdilik söyleme... En azından oradaki arkadaşlarının seni tanımasını, senin samimiyetini ve doğallığını görmesini bekle. Sonra zaman içerisinde rahatsızlığından söz edip etmeyeceğine kendin karar verirsin. Zaman sana nasıl bir ortamda olacağını ve neyi anlatıp neyi anlatmamanın uygun olacağını gösterir. Acele etme sen, olur mu?
      Bunlar önemli, ama, çözümlerini üretebileceğin detaylar. Gönlünü ferah tut... Selamlar.

      Sil
    3. Evet ilaclarımı icsem bile aşırı heycan ve uyku duzenimi bozmam ataklarımı tetikleyebiliyor. Tesekkurler doktorumlada gitmeden görüsecem zaten önerilerinizi onunlada konusurum. Ben hic dusimememiştim ki o kadar da kendime yıldız notlar hazırlayıp dolabima duvarıma yapıştrdgm halde kendme takvim hazrlamayı bazen farklı görüs iyi oluyor hatta bazen dgl genel olarak farklı görüs farklı kisilerden farklı tavsiyeler almak olaylara daha farklı bir bakış açısıyla bakmayı saglıyor bunu daha önceden deneyimlemiş biri olarak söylüyorum zaten bu bloga ilk yazmayada kendi hayatım hakkında farklı görüs almak icin yazmıştım iyikide yazmışım benim bir sorunum daha var görüntüm herkes beni çocuk olarak görüyor neymiş biraz zayfmışım halbuki 50 kloyum bence en ideal kilo cocukca hareketlerim varmısş pantol giyiyormusim surekli falan bu pantol konusunu konusmustuk ama hareketlerim cocukca dgl bna gore ben sadece hayattan zevk almak icin kendime eglenceler yaratıyorum mesela kendime yıldız notlar hazırlıyorum doktor randevularımı unutmak istemedhm seyleri arastrmalarmda notlarımı falan yıldz seklinde kestigim kartona yazıp dolabima astgm mukavvaya yapistriyorum ki dolabm yapiskan izi olmasn. Onn dsnda elime gecen en ufak dugme ip boncuk falan sakliyorum susluyorum suslenebilecek esyalri en son yildz notlardan once bir kitap okumustum orda hayata olumlu mesajlar falan vermekle ilgili seyler yaziyodu bnde ordaki olumlu mesajlari yazip mukavvaya yapustrmis yatagmn oldugu duvara yapistirmistm sırf bunu yaptım diye bana gülüp durdular çocuk sun diyip durdular oysa ben hayatm için birsey yaptığımı düsunerek hazrlamştm sırf bu çocuk kelimesine gıcık oldgm için kaldrdm parcaladm ben elegan bir genç kız olmak istiyorum giyimimle davranışlarımla amaçsızlıktan sayenizde kuryuldum teşekkürler ama çocuk diyede anılmak hiç hosuma gitmiyor sonuçta 19 yaşındayım herkes beni 15 16 sanıyor bu konudada yardımcı olursanız sevinirim

      Sil
    4. :) Bugün keyifle gülümsedim sayende teşekkür ederim. Şeyda, iyi ki tekniği ve sanatı birleştirebileceğin bir bölüm kazanmışsın...! Yaptıkların, kendine notlarını yıldızlarla kartonlara yapıştırman, dileklerini, beklentilerini, hayallerini yazıp görebileceğin yerlere rengarenk asman,bunu yaparken yine de bulunduğun ortamdan kopmaman ve dolap kaplamasının dokusunu korumayı unutmaman,vs, hepsi senin çok renkli, dikkatli (çocuklar dikkat etmez, bu arada), kocaman gülümseyen kalpli bir genç kız ve bir gün, ileride renkli, neşeli, dikkatli, kendi sevdiği bir işi yaparken kendiyle ilgisiz dahi olsa ilgili bir alana zarar gelmemesine dikkat edecek kadar hassas, hayata güzel bakabilen bir hanım olabileceğinin göstergesi... Hatırlar mısın, sanırım ilk mesajlarındı, senin aslında renkli ve neşeli yapıda olduğun izlenimine kapıldığımı yazmıştım. Fazlası varmış! Yırtma, bozma, parçalama lütfen! Bunlar; kendini yazıp çizerek, boyayarak, resimleyerek ifade etmek senin tarzınsa, senin ruhuna iyi geliyorsa devam et, tabi ki... İnsanlar, şu an hızla birbirini tekrar etmekten sebeple ne kadar renksizleşmekte; yüzleri asık, hareketleri bezgin, yorgunlar, bağışıklık sistemleri düşük, herkes sinirli... Kendilerini kalıplara sokmaya çalışmaktan bitkinler aslında. Elbette kendin gibi olman doğrusu. Blogumuzun diğer makalelerini okuyor musun, Şeyda? Güzel Konuşma, Güzel Duruş, İlk Tanışmalar... Okursan kendimden yola çıkarak verdiğim örneklere rastlayacaksın orada... Şu sonuca varıyoruz: Yaptıklarımız, iyi ve insancıl olduktan ve kendimizi nezaketle ifade edebildikten sonra elbette doğal ve samimi olmak bizi biz yapar. Elegan bir ''ben'' için, doğamızı, iyi ve doğru neyse ondan şaşmayarak ve her yaptığımızı yapmacık olmayan, bünyemize yerleşmiş, doğamızın parçası haline gelmiş zarafetle ifade ederiz. Bunun yollarını makalelerin içerisinde ayrıntılı anlatıyorum. Saatlerce hepsini birden okuyamasan da vakit buldukça bir makale okuyarak uzun uzun ve örneklerle bu tanımladığımı nasıl uygulanabileceğini görebilirsin. Hatta okurken ''Ben zaten bunu böyle yapıyorum, a...!'' diyebilirsin. Birine benzemek değil, kendini iyilik ve doğrulukla nazikçe ifade etmek eleganlığı yani seçkinliği getirir. Dediğim gibi yolları, makalelerde. Evet, pantolonu konuşmuştuk. Boyun da uzundur senin. Eh, anneciğin kızı zayıf diye üzülebilir. Yeter ki sağlığın yerinde olsun. İdeal kilo en sağlıklı ve zinde olduğumuz kilodur. Doktoruna danışmadan diyet uygulama yeter ki... Düzenli yemeye çalışabilirsin. Anladığım kadarıyla düzenli hayat, senin sağlığına sağlık katıyor. Yeni bir hayata doğru yola çıkmaktasın; kampüs hayatı, yurt hayatı... Orada giyim stilin daha pek çok değişiklik geçirir, zaten. Giyim-kuşam değerlerimiz, yaşadığımız çevre ve kendimizi nasıl hissettiğimizle de bağlantılı. Çok üzerinde durma, şimdilik. Çocuk diyebilirler, üzülecek bir şey yok... Bir şey söyleyeyim mi, 19 yaş evet, çok genç. Yaşıtların daha bir yetişkin görünümünde olabilir. Her birey farklı. Sen kendini yaşamaktasın. Bekle Şeyda, okulun, gelecekteki çalışma hayatın, arkadaşlar, dostlar ve yılların getireceği acı-tatlı pek çok armağanla kendini bulacak ve hep düşünmeye, araştırmaya, başka nasıl olabiliri sormaya anladığım kadarıyla sen de devam edeceksin... Yorumlara bir bakabilir misin, Şeyda? Geçmişe ait yorumların birinde bir blog arkadaşın üniversite ve kampüs hayatıyla ilgili danışmıştı. Şu an ona cevabıma da bir göz atman da fayda görüyorum. Şöyle vedalaşalım, şimdilik... Büyümek için acele etmene gerek yok, bir gün ille de büyüyeceksin... Elbette, danışmak iyi. Bir yorumumda ailenden de sık sık görüş almanı salık verdiğimi hatırlıyorum. Bazen kızıp eleştirseler de eninde sonunda seni çıkarsız seven, onlar. Her şey çok iyi olsun...

      Sil
    5. Şeyda, Kasım 2014 Şevval Sude'nin ardı ardına 2 mesajına yazdığım 2 adet yorumum, üniversite ve kampüs hayatıyla ilgili... Senden farklı bir birey elbette Sude, ama o da yeni kazanmıştı, üniversiteyi ve sana da fikir verebilir, oldukça detaylı olarak kampüs yaşamından söz ettim.

      Sil
    6. Ben teşekkür ederim esas :) sayenizde kendimi daha iyi tanıma ve geliştirme imkanı buldum. Farkına varmadan yaptığım seylerin benim olumlu yönlerim oldugunu yine farkına varmadıgm yeteneklerimini sayenizde farkettim. Haklısınız herşey zamanla olur zamanla bende büyürüm zaten unuverste ortamında giyimimde illaki duzelir. Siz demiştiniz yha takvim edin diye hemen kendime yıldızları köşelerinden yapıstrdim ve yine köselerine tarih yazdım ortalarna da o gun yapacagm önemli şeyleri not aldım tabi asırı uzun yada genis olmasn diye bu ay ki tarihleri yazdm her ay icin bu sekilde takvim hazramayı düşünüyorum. Telefonumada ilaç hatırlatma uygulaması indirdim böylece alarm caldgnda ilacımı icip ictigimi takvime isaretlicem sonuc olarak hangi gun ilac ictim hangi gun unuttum bilebilme fırsatım olucak evet kampus hayatıyla ilgili yaptıgınız yorumu okudum kafamda bazıseyler yerine oturdu diyebilirim tekrar teşekkürler

      Sil
    7. Benim kafamı kurcalayan bir kaç şey daha var ben asosyal biriyim kolay kolay arkadaş edinemem hatta hic arkadaş edinemem diyebilirim ortama uyum saglarım ama genelde sessiz sakin hic konusmayan biriyim acaba olul ortamında yurt ortamında heleki iletisim gerektiren radyo tv programclıgında bu asosyallikten kurtulup ortama ayak uydurabilir miyim arkadaş edinebilir miyim bilmiyorum aslnda bölumumu bilerek iletisim gerektrdigi icin sectim birazda sonucta iletisim kurma konusunda zorlaniyosam 9nun üzerine gitmem gerektigini dusundum ama korkuyorum yha yapamazsam diye asosyalim sonucta kolay kolay alisamam birazda özguvensiz biriyim tamm yani gyim tarzim davranslarm dgisiklik gosterr illaki yurt ortamnda okul ortamndada acaba asosyallten de kurtulabilirmiyim diye dusunup duruyorum sizce bunu basarabilir miyim ?

      Sil
    8. Merhaba Şeyda, bir şeyler yoluna girerken endişelendiğin yeni konular türemekte mi, ne? Öncelikle söyleyeyim ki elbette, yeni ortamına ayak uydurabilirsin. Senden kat be kat zor koşullara sahip insanlar, neleri başarıyor, biliyor musun? Anlıyorum, şu ana kadar hiç yapmadığın kadar büyük bir adım atımaktasın, şu an... Sen renkli ve neşeli bir kişiliktesin. Bu senin özelliğin. Bunu saklama olur mu? Bu, renkli, keyifli, güler yüzlü bakış açın sayesinde pek çok kapıyı belki daha kolay açabileceksin; hayal gücü, orijinallik gerektiren konularda da muhtemelen yeni yaklaşımlar getirebilecek, ya da çok keyifli çalışmalar yapabileceksin... Bunlar, zaten seni yeni ortamınla kaynaştıracaktır, zamanla. Bu arada öneririm, şu an pek çok koşturmacan olacak, tahmin ederim, fırsat bulabildikçe 28 Mart 2015 tarihli yorumumu, bugün (13 Eylül 2015) asosyal olduğunu düşünen bir arkadaşımıza cevaben henüz yayınladığım yorumumu ve ''Yeni Arkadaşlar, Yeni Tanışmalar'' makalemi okuyabilirsin...
      Kişisel fikrimi soruyorsan sen, o kadar çok şey başarabilirsin ki...! Yeter ki sağlığına çok dikkat et ve kendine inan olur mu?

      Sil
    9. Evet haklısınız sitres oluyorum ve bu beni yiyip bitiriyor kendi kendime yeni sorunlar arıyorum endişeleniyorum sonucta ilk kez kendim için bu kadar büyük bir adım atıyorum ustelik kendi kararımla ve bir çok kisi karsı çıktıgı halde buda haliyle sitre yapiyor. Baslarda sitresimi kartonlardan cerceve kalemlik tavvim kutu falan yaparak attm ama simdilerde aklma yapacak birseyde gelmiyor doktorum bna bir kisisel gelisim kitabi önermişti hastaligimada iyi gelecegini soyledi burda bulamayincaa sehir disindaki bir arkadasmdan istedim oda bulup kargoya verdi saolsun ama daha gelmedi malesef gelseydi onu okuyarak sitres atabilirdim kitap baya kalin ve icinde uygulamalari falan olan bir kitap mıs zaten doktorumun dedigine gore 1 ylda falan bitirrsin ama roman omur gibi dgl ders calisir gibi okumaliymisim elimde suan sosyal sorumluluk projesi yapan bir internet sitesinden getirttgim iki kitap var ama kisisel gelisim kitaplari arasnda onlari pek begenmedim emin olmak icin yine doktoruma sordum oda begenmedi. Ve. Okumuyorum yani birkac gun icinde tekrar gondercem yeni siteden yeni kitap getirtmekte istemiyorum 1, 2 haftaya gidecegm icin. Zaten evdeki kitaplari her birini 1, 2 kez okumusumdur tabi sadece aksiyon polisiye aşk romanlarini dger tarihi konu alan kitaplar falan bna gore degil sıkıcı geliyor okumasi babamda aksine ne zaman kitap alsa tarihi anlatan roman turlerini alir ve kitap okumuyonuz aliyom aliyom der durur .d bende kendime arastrdm ve sosyal sorumluluk sitesini buldum ordan istedgm sectgm kitabi bna gonderiyolar bn burdan sadece 3 tl kargo parasi oduyerek gonderiyorum. Sitresli oldugum zamanlarda yha boyle el ugraslari yaparm yada bi gunde bir kitabi bitiririm. Ama suan sitres atacak bir sey bulamadgm icin kendime sorunlar yaratiyorum resmen

      Sil
    10. Doktorumlada gecen verdiginiz fikirleri konustugumuz konulari konustum oda ilacmin raporunu uzattı ve istedgn zaman saglik ocaklarndan yazdrabilirsin ilacni orda bir sorun olursa kndne orda bir doktor edin dedi tatillerde. Gelirsin kontrole dedi endilenmene gerek yok ilaclarni duzenli icersen. Birazda dikkatli olursan sorun olmaz dedi onemli olan uyku duzenini bozma asiri sitres veya heycandan kacnamasanda uyku duzenini kesinlikle bozma dedi. Ve yaptigim cerceve kalemlik kutu ve takvimleri gosterince bna titiz ve planli olup olmadgmi sordu bnde aslında planli olmak isterim ama olamam istemekle kalirim diyince bna gercekten de palanli dugumu gosterdi bazi seyleri farketmek icin gercektende disardan bir göze ihtiyac oluyomus.d dusununce kendmde bircok olumlu yon bulabiliyorum artik en bastata iyiki arastrmayi seviyorum iyiki kendmi mutlu edebilecek her zaman bir b planim var diyorum stresli olsam bile mutlu olabilmeyi basariyorum cunku bn artık bilincliyim hem hastaligim konusunda hemde mutlu olmak icin buyuk bir seye ihtiyac olmadigi konusunda. Evet sitresten kendime sorunlar yaratiyorum kndi kndmi yiyip bitiriyorum ama mutluyum ben herseye ragmen cunku mutlu olmam icin bircok sebep var aslnda arastırmayı sevmem bnm kendime olan ogvenimide arttırmıs ama bn inatla özguvenim yok diyorum neden bilmiyorum tamm yani tam olarak ozguvnm var diyemem ama eskisine gore baya ilerleme kaydetti mesela onceden yolda giderkn okul arkadaslarmdan birini grunce birine selam vermeye bile cekinirdim ama simdiyse gordugum her tanidga ilk selami ben veriyorum selm vermesem bile gulumseyip yoluma devam ediyorum onceden kafami cevirrdm bni tanimasnlar diye asosyallik konusundada ilerleme kaydettimi hissefiyorum onceden misafir geldgnde. Pdadan cikmayan bn simdi cikip hosgeldin dedikten ikram yaptmtan sonra odama geri donuyorum cunku fazla kalabalikta kendmi iyi hissetmiyorum hala atlatamasamda. Bundan 1 yl oncesiyle kyasladgmda gercekten ilerleme kaydettigimi goruyorumam a sitres ve kndmi yiyip bitirme konusinda kemdime sorunlar yaratma konusunda hala 1 numarayim. En ufak olayi bile sitres yapiyorum ki hayatmla ilgili bu kadar buyuk karar almisken oldugum sitresi tahmin edebilirsiniz diye umuyorum.

      Sil
    11. Şeyda, mesajlarını okudukça senin adına daha da sevinç duyuyorum. Tahmin ederim, azminle ve güler yüzünle daha pek çok güzelliğe imza atacaksın. Şu ana kadar çekindiğin ama seni, evet, daha da dışa dönük kılacak, özgüvenini artıracak, iletişimini kolaylaştıracak -en önemlisi- rengarenk ve cıvıl cıvıl Şeyda'yı ifade edebileceğin adımları nasıl güvenle atmaktasın...! Doktorunla konuşup fikirlerini aldıktan sonra bizimle paylaşman da çok iyi oldu. Son iki mesajını özellikle paylaşıyorum ki pek çok arkadaşına model olabilesin, diye. Seninle tüm blog arkadaşlarımız gurur duymakta; keyifli heyecanlarını paylaşmaktayız. Sana çok güzel bir yaşam dilerim...! :)

      Sil
  23. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  24. Değerli Elegan Hayat Blogu okurlarım, yorumcularımız, danışanlarımız...
    Bir kaç gündür, blogumuzdan uzak kaldım... Neyse ki yine buradayım.
    Sizler, blogumuza ve fikirlerime değer veriyor ve danışıyor, durumunuzu paylaşıyorsunuz. Sizler, değer verilmeyi, kendisine zaman ayrılmasını hak eden bireylersiniz. Bütün yorumlarınızı tek tek okuyorum; üzerinde düşünüyorum; ihtiyaç duyduğum konuların araştırmasını yapıyorum ve sizlere titizlikle, kendinizle ilgili vermiş olduğunuz detayları atlamadan, doğru ve faydalı şekilde yönlenmenizde destek olmaya çalışıyorum. Elbette bu, bir kaç dakikada, bazen bir iki günde olmuyor. Sorunlarınızı önemsiyorum ve özen gösteriyorum. İşte yine, geçtiğimiz bir kaç gün zarfında bana yazmış olduğunuz yorumlarınızı tek tek ve dikkatle değerlendireceğim. Çevrenizde ve kalbinizde iyilik ve sevgi çok olsun...
    ilhan Hande, il-han

    YanıtlaSil
  25. İlhan bey sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Çok merak ediyoruz bizlere ışık tutan fikirleriyle öncü olan bu değerli insanı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok zarifsiniz, değerli Adsız okurum, teşekkür ederim, bu güzel sözlerinize. Bana yakıştırmış olduğunuz bunca hoş sıfata seve seve layık olmaya devam etmek için daha da itina etmekteyim her birinize, her bir blog takipçimize, blog arkadaşımıza... Anlıyorum; benim de ufak ufak kendimi tanıtma zamanım gelmekte. :) İlk fırsatta hakkımda paylaşacaklarım olacak sizlerle. Başlangıç zarif mesajınız olmuş olsun... il-han hanım aslında :) Kendimden söz etmeyi pek sevemesem de ilk fırsatta Elegan Hayat ve ingilizcesi Allow Elegant Bloglarımızı oluştururken her ne kadar herkese rehberlik etmesi umuduyla yola çıkmış olsam da zamanla hemcinslerimin ihtiyaçlarını ve beklentilerini daha iyi gözlemleyebiliyor ve anlayabiliyor olmamdan ötürü kadınlara daha çok hitap eder oldum. Bu blog, belki bir ihtiyaçtı, günümüzün çok hızlı kararların verildiği ve insanların birbirini görmeye vakit ayıramadığı sosyal yaşamında... Ayrıntılar, söz en yakın zamanda Hakkımda bölümünde. :) En iyi dileklerimle, sağlıkcakla kalın...

      Sil
  26. Çok başarılı olmak için ne yapmalıyım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunun cevabını bilmiyorsan zaten başarılı olamazsın. Tabiki çok çalışmalısın. Eve gelince tekrar yapmalısın. Sürekli kitap okumalısın. Kendine bir program belirleyip ders çalışma saatleri ayarlamalısın. Bir şey bir defada anlamıyorsan bir kaç kez daha okumalısın. Akılda daha kalıcı olmasını istiyorsan yaz. Yazarak unutmazsın. Birde beslenmene dikkat etmelisin. Kahvaltı mutlaka yapmalısın. Balık ye bol bol. Bitter çikolata , siyah kuru üzüm bunlar idrakını artırır.

      Sil
    2. ''Çok başarılı olmak için ne yapmalıyım?'' diyen değerli Adsız okurum... Sorundan anlıyorum ki zaten başarılısın ve dahasını diliyorsun. Yine bir Adsız blog arkadaşımız, sorununla ilgilenerek sana yardımcı olmak istemiş. Ne kadar güzel, birbirinin sorunlarına duyarlı olmak, paylaşmak ve yol göstermeye çalışmak...
      Her insan bir birey ve birine uygun olan, bir diğerine uygun olmayabilir. ''Elegan Hayat''ta evrensel değerleri takip ederken şablonlardan, tek tipleşmekten uzak duruyoruz. Her biriniz farklısınız. İyi, doğru, kültürlü, güvenli, nazik, akıllı ve doğal olmanızı arzu ediyoruz. Bunlar zaten başarılı ve elegan olmanın özellikleri.
      Öğrenci misin, çalışıyor musun? Elde etmek istediğin okul, iş hayatı, özel hayat, esasen hepsinde, hayatta başarılı olmak kanımca. Blog makalelerimi okumadıysan okumaya başlayabilir misin? Güzel Konuşma, Güzel Duruş ve yürüyüş, diyalogların, öğrenmenin türlü yolları ''Kendinizi Öğrenmeye Mecbur Bırakın''... Bunların hepsi başarılı ve elegan bireyin temeli. ''Çantanızda Olması Gerekenler'', ayrıntıların önemini, titiz ve dikkatli olmayı, ayrıntıların günlük yaşama katkısını anlatan makalelerden biri.
      Başarı bir tanım, zorla tatbik edilen bir program değildir. Zorlama ve hafta sonunu iple çekerek beklediğiniz bir programı mutsuz ve bir an önce yapayım bitsin diyerek uyguluyorsanız başarılı olamazsınız. Öğrencinin, işadamının, iş sahibi olmaya çalışan ev kadınının, evinde başarılı olmak isteyen ev kadınının, ailesine iyi eş, iyi ebeveyn olmaya çalışmanın ortak yönleri vardır. Birinci husus; yaptıklarını yaparken başarılı olmak amacıyla değil; o an elindekini yapılması gerektiği gibi yapmak amacında olabilirsin. Söz konusu ödevin/sınavınsa ona ayırdığın zamanda sadece ona odaklanarak onu eksiksiz yapmak, hedefindir. Sözkonusu işyerinde müşterilere ya da üstlerine sunum ise sunumuna ayırdığın zaman diliminde -teknik hazırlık aşaması, sunarken yapacağın konuşmanın gidişatı (ana hatlarıyla), sunum sırasında performansını beğendirerek ortaya koymak üzere jestlerin, mimiklerin, sesinin tonlamaları, seçtiğin sözcükler, giyimin, yeme düzenine göre karnının açlığı-tokluğu, parfümün, anlatmaya çalıştığın konuya hakimiyetin, gelecek sorulara rahat, güvenli açıklayıcı cevapların, vs- önceden çalışılmış ve eksiksiz yapılmalıdır. Öğrenciysen bu anlattığımı sözlü sınav, kollokyum, yüksek lisans mülakatı olarak da düşünebilirsin. Öğrenciysen de birinci kural ders, derste öğrenilir ve evde pekiştirilir. Başarılı olmaktaki önemli unsurlardan biri acil durumları nasıl yönettiğinizdir. ''Panik, her alanda okulda, işte, evde felakettir.'' söylemi kesinlikle doğrudur. ''Beklenmedik Durum Yönetimi'' adlı makalem, paniğe kapılmadan hayatın her alanında sakin, yapılması gerekenleri adım adım ve güvenle ama tabi ki çabukluk ve beceriyle uygulamanın yollarını anlatır. Sorunu sevdim, değerli Adsız okurum. Son derece geniş bir perspektifte ele alınması gereken sorunla ilgili bir makaleyi yakın zamanda yayınlayacağım. Şimdilik burada verdiğim tüyoları zaman ve acil durum yönetimi, paniğe kapılmamak, yapman gerekenleri sadece o işe odaklanarak yapmak, bunları yaparken başkaları üzerinde de olumlu etki bırakmak gibi başlıkları uygulayabilirsin. İlgili makalelerime de göz atmanı öneririm. Son olarak kendimden örenek vereceğim ki yaygın bir uygulamadır. Tırmanılması gereken 15 basamaklı merdivenin en alt basamağındaysan ya da 5., mühimdeğil; yapman gereken sadece önündeki basamağa tırmanmaya odaklanmaktır. ''Önümdeki ve hah, şimdi yine önümdeki basamak...'' derken bir bakarsın sıkılmadan, stres yaşamadan 15.ye varmışsın... Başarının bir araç ve mutlu olmanın esas olduğunu; azimin başarıya hırsın ise psikolojik yıkıma götürdüğünü de makaleme değin kısaca hatırlatarak sana şimdilik veda ediyorum. Sorunla ilgili ayrıntılı makalem yakında... Başarılı ve mutlu olurken çevrendeki tüm canlıları sevgiyle farketmeyi de unutma olur mu? İyilikle kal...
      il-han, ilhan Hande

      Sil
  27. Notlarımı yükseltmek için ne yapmalıyım bana bir çözüm bul

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli öğrenci okurum... Temel sağlam olmalı; doğrudur. MATEMATİK, FİZİK, KİMYA: Her yeni bilgi, öncekilerin üstüne yerleştirilir. Bilgi eksikse, soruları hatasız çözemiyorsan geriye dönmelisin. Bir matematik öğretmenimiz ''işlem tembelliği'' derdi; az alıştırma sorusu çözmekten kaynaklıdır. Çok soru çöz. Hiç üşenmeden en basite dönüp satır atlamadan onlarca yüzlerce örnek soruyu evde eskiz kağıtlarına çözerek ilerleyebilirsin. Buradan da anlayacağın gibi ev ödeviniz 10/15 soruysa da sen onları önce eskiz kağıtlarına çöz. Sonra eskiz kağıtlarındaki çözümlerine bakmadan okul defterine çöz. Bütün derslerinin bütün ödevleri bittikten sonra alıştırma kitapları aç, kendini geliştirmek, hızlandırmak için eskiz kağıtlarına/ev defterine 30-40 soru daha çöz.
      YABANCI DİL: Atlamadan konuları okuyup ezberleyip yaz. Örnek soruları çözüp seviyene uygun yabancı dil hikaye kitapları ve roman okumalısın. Yabancı dilde altyazılı film izle. CNBC-e' kanalında İngilizce aksanın düzgün kullanıldığı komik 20-25 dakikalık diziler var. Bir ara TV5'te fransızca altyazılı Fransızca filmler vardı. Sahaflarda ucuza yabancı dil çeşitli seviye kitaplar bulabilirsin.) 2 adet sözlük kullanmanı öneririm: Biri Türkçe ve yabancı dil karşılıklı, diğeri yabancı dilden yabancı dile karşılıklı (ingilizceden ingilizceye sözlük, fransızcadan fransızcaya sözlük gibi).
      DERS, SINIFTA ÖĞRENİLİR.
      Öğrenene kadar, anlayana kadar o sınıftan çıkmamaya çalış. Anlayamadığını anlayabilmek için sormaktan çekinme. Yanlış yapmaktan korkma. Derste bir soruyu yanlış cevaplayabilirsin, öğretmeniniz düzeltir. Evde bir daha çözersin AYNI soruları.
      NOT: Geçmiş konulara ait bilgi eksiğin ya da tam anlamadan geçtiğin konular varsa şimdi ne kadar sorsan yeni konuyu anlayamazsın..
      EDEBİYAT, TÜRKÇE, TARİH, COĞRAFYA, FELSEFE, PSİKOLOJİ, BİYOLOJİ için konuları verildiği gibi okumalısın. Konuları okuduktan sonra eskiz kağıtlarına özetlerini çıkarıp yüksek sesle anlat.
      Eğer konulara hakimsen sınavdan çıktığında daima neyi ne kadar yaptığını biliyorsundur.
      ÖĞRENMEK ÖĞRENİLİR: Öğrenmek basamak basamak, en basitten zora, her gün hiç üşenip sıkılmadan, bulmaca ve eğlence kabul ederek soru çözmek ve ders kitabındaki konuları aynı anda örnekleri çözerek öğrenilir.
      Dikkatini hep uyanık tutmalısın. Kİtabı kapattığında dikkat, tutarsızlıkları farketme hali devam etmeli.
      ROMAN OKUMAK zeka geliştirir. Her fırsatta ilgi alanlarına hitap eden yani okurken zevk aldığın konularda romanlar oku, lütfen. Roman, bir kurgudur. Başı, gelişimi ve finali/sonı olan; gelişme bölümünde her şeyin çetrefilli bir hal aldığı, her yeni okunan satırın önceki satırlara eklendiği, hayal kurmayı, okurken gözün önünde o yazılı kurgunun film gibi canlanmasını sağlar.
      Sadece gözle görünenin (yazının) zihinde üç boyutlu ve hareketli hal almasına olanak verir.
      Roman beynin birbirinden farklı bölümlerinin birbiriyle eş zamanda çalışmasına olanak verir. Keyif almak önemli. Sevdiğin türleri keşfet; okumak, görev değil keyiftir.
      Üniversitedeysen okuma alışkanlığı daha önemli. Bölümün ne olursa olsun; üniversitede (ön lisans/lisans/ yüksek lisans programlarında -doktoradan söz etmiyorum. Doktora yapan araştırmacı/bilim insanı olma yolundadır ve ne yapacağını zaten bilmektedir.) üniversitede hocaların sınıfta/amfide anlattıklarını ancak zengin bir genel kültüre sahipsen sindirebilirsin. Yoksa tekerleme ezberlemiş gibi olursun. Oysa burada en önemli şey mesleğinin uzmanı olma yolunda öğrendiklerini ömür boyu yaşatman ve geliştirmendir. Araştırmalar, psikoloji, sosyoloji, felsefe, politika, alanınla ilgili makaleler... her şeyi okumak ihtiyacındır.
      Okumak yaşamın parçası. Ancak okuyarak öğrenmeyi öğrenir ve gelişiriz. Okuyan, evrensel anlamda gelişmiş insanların nazik, uygar, çevresine duyarlı ve farkında olabildiklerini hatırlatayım, tam da Elegan Hayat Blogu'nda aşılamaya çalıştığımız gibi...
      Başarılı bir eğitim hayatı ve mutlu günler dilerim.
      NOT: Uzaktan veya açık öğretim görüyorsan, çalışan öğrenciysen; ekleyeceklerim olacaktır. Başarılar dilerim...
      il-han, ilhan Hande

      Sil
  28. Değerli Adsız okurum, sınav notlarını yükseltmenin pek çok yolu olabilir. Her biri senin karakterine, yaşına, yaşadığın ortama (hem okul, hem ev/yurt/yuva ortamına), çalışan öğrenci olup olmadığına, aile yapına, sosyal yapına, ekonomik durumuna, ev-okul mesafene ve hangi vasıtayla ulaşımını sağladığına (yaya/ toplu taşıma -otobüs veya dolmuş/ servis aracı,vs), bu yolun kaç dakika/saat tuttuğuna, evinden uzaktaysan hangi aralarla evine gidebildiğine, yaşamında seni üzen, yoran, sıkan, sinirlendiren sürekli etkiler olup olmadğına, mizacının neşeli-dışa dönük, çekingen-içe kapanık, titiz-dikkatli, gamsız-aldırmaz, vs olmasına ve daha pek çok sana özel duruma bağlı olarak değişiklik gösterir.
    Lütfen, yayınlanmasında sakınca görmeyeceğin kadar bilgi verdiğin bir mesaj veya ''Bu mesajımı yayınlamadan cevap yazarsanız sevinirim.'' diyerek özel tutmayı dilediğin bir mesaj ile aynı sorunu bana sorabilirsen sana ayrıntılı ve senin koşullarına uygun olmasına çalışarak cevap yazabilirim.
    İyi dileklerimle...
    il-han, ilhan hande

    YanıtlaSil
  29. Merhaba Demet ben... Sizinle herhangi bir sitede özel olarak (telefon veya mesaj yoluyla) konuşmam mümkün müdür? Sanırım buna ihtiyacım var...

    YanıtlaSil
  30. Merhaba Demet...
    Evet, bazen konuşmaya çok ihtiyaç duyabilirsiniz... Ama tanıdıklarınızın tepkilerinden, sizi anlamama, yanlış anlama, yadırgama, yadsımasından çekinebilirsiniz... Susarsınız. Hem çözümsüz sanırsınız kendinizi, hem susarak yükünüz ağırlaşır.
    Elegan Hayat Blogu'muza yolladığınız yorumlarınızı, sorularınızı önce okuyor, sonra yayınlıyorum, ben. Kendinizle ilgili kanımca özel kalması gereken bilgiler verdiğinizde bazen mesajınızı yayınlamıyorum; ama cevap yazıyorum.
    Kendi insiyatifimle, bugün anlattıklarınız için gelecekte, her şey yoluna girdiğinde ''Keşke çok anlatmasaydım...'' dememeniz için, sizi ve özel yaşamınızın gizliliğini korumak adına bazen mesajlarınızı yayınlamayabilirim; ama, mesajınıza cevabımı buradan okuyabilirsiniz.
    Gel, seninle de böyle bir yol izleyelim. Adsız olduğun için kazara yayınlamayayım, mesajını. Başına adını yaz yine; ya da, Lütfen Mesajım Saklı Kalsın yazabilirsin.
    Buradan da rahat rahat, uzun uzun fikir teatimizi yapar; kendinle ilgili üzerinde düşünülmesini beklediğin durumları değerlendiririz. Gönlünü ferah tut, lütfen... Haberini beklerim.
    il-han, ilhan Hande

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldin :) Evet Demet, hatırlıyorum, tabi; 23 yaşındayken yollamış olduğun mesajın ve ona yazmış olduğum cevap halen imleçi biraz yukarıya sürüklediğimizde okunabilir. Sana yardım almayı arzu edersen bunun çok faydalı ve normal bir destek olacağından söz etmiştim. Sosyalleşmek önemli değil; kendini iyi ve keyifli hissetmek için dertleşebildiğin ve birlikte gülebildiğin tek bir arkadaşın dahi gayet yeterli olduğundan söz etmiştim. Yanı sıra daha sosyal bir birey olabilmek için yapabileceklerini sıralamıştım. Mesajından anlıyorum ki o dönem hayatın bir miktar yoluna girdi; ancak, şimdi, yeniden koşulların değişmiş ve yeni koşulların senin için zorlayıcı... Okuduklarımdan öncelikle gördüğüm şu: Hassas, kırılgan, sevdiklerine değer veren ve onlar tarafından değerli görüldüğünü hissetmek isteyen, narin kişilikte bir genç hanımsın... (Kişiliğini çok genel olarak tanımladık. O zaman da seni kişilikli bulduğumu söylemiştim. Sadece özgüvenini yitirmişsin... Konuşacağız, düşüneceğiz.) Meslek sahibi, memleketimizdeki pek çok genç gibi işsizsin... Şimdilik aceleyle iş ile ilgili öneride bulunacağım, sana... Sonra ben de biraz araştırıp düşünmek istiyorum. Sözünü ettiğin durumlarının her birine döneceğim, bir iki güne. Merak etme unutmayacağım, seni. Kanımca ilk edinmen gereken şey, mümkün olduğunca mesleğinle alakalı bir iş. Senin uzmanlığına hitap eden kuruluşlar her yıl sınav açmakta; internet sitelerini sık sık ziyaret ederek ya da ''İnsan Kaynakları'' departmanlarına e-mail ve telefonla ulaşarak araştırıp sorar mısın lütfen, eleman arayan pozisyonları var mı? Bu, mesleğinle ilgili kurum ve kuruluşları internetteki eleman arayan sitelerden de takip edebilirsin. Soyut, duygusal problemleri dahi çözerken öncelikle somut olarak iyi duruma gelerek duygusal problemlerin üstesinden daha kolay gelinir. En önce iş... Lütfen, yukarıda sözünü ettiğim içerikte bir iş araştırması sürecine girer misin? Oturduğun kentin dışındaki olasılıklarla da ilgilen. Antalya'da veya İzmir'de mesela oturmayabilirsin, ama, orada bir kurumsal nitelikli firma eleman arıyorsa ilgilenebilirsin. Müfettiş aranıyor, zaman zaman sınavla. Lütfen onunla da ilgilen. Bazen özel kuruluşlar, bazen de devlete bağlı kurumlar arıyor, denetleyici/müfettiş ve mesleğinle ilgili çeşitli pozisyonlara elemanlar... Bir parça kabullenmeyle ve sükunetle davran, kitaplar oku; kimselerle aksi gitme... Aile ve keyifli, neşeli bir sosyal çevre edinmeyle ilgili ayrıntılı yazacağım. İşle ilgili olarak sen nasıl bir çaba içerisindesin? Çalışmak, zaman içinde kendi ayakların üzerinde durabilmek özgüvenini artıracak. Hatırımdasın; sakın kendini üzmeyesin... Bir yıl sonra bugünlerine buruk da olsa gülümseyebileceksin, diliyorum ki... Bir iki güne sana ayrıntılı olarak yazacağım.
      il-han

      Sil
    2. Tekrar merhaba Demet... Çoğu gençle ortak sorunların var. Ailenden sevgi görmeyi dileyip görememen elbette seni üzse de sorunlarının üstesinden gelebilirsin, inanıyorum. İşi konuşmuştuk; araştırabildin mi?
      Ailen niçin böylesine ezici; kişiliğini baskılamak, sana adeta kendini kötü hissettirmek ister bir tavır içerisindeler? 1-Karşılıklı inatlaşma başlamıştı da kısır döngüye girdiyse ve bir tarafın geri adım alması yani yumuşayıp sevecenleşmesi gerekiyorsa bu kişi sen ol, kaybın olmaz; belki kazanırsın. 2-Ailende eğitim açısından en az donanımlı sen misin? O halde kitaplar oku, filmler izle. Bugün (13 Eylül 2015) asosyal olduğunu düşünen blog arkadaşınıza en son yazdığım cevabı da lütfen oku, faydalı olabileceğini düşünüyorum. 3-Ailende üniversite okuyup meslek sahibi olan tek sen misin? Kırıcı ve ezici olarak seni pasifize etme çalışmalarının ardında kıskançlık olabilir mi? Acı ama, aile arasında da bazen başarı, özgüven, sosyal çevre kıskanılabiliyor.
      İlgi alanlarının aktivitelerine katılamayacak oluşun maddi sebepliyse belediyelerin ücretsiz etkinlikleri var. Ailen mi izin vermiyor?:''Elegan Hayat'' blogumuzda daima ailenizi gözetmenizi, kendi ayaklarınız üzerinde dururken de, çok uzak şehirlerdeyken de onları önemsediğinizi hissettirip hayatınızdaki gelişmeleri paylaşıp, tavsiyelerini almanızı salık verdim. Ama ailen kendini geliştirmeni, mesleğini yapmanı, dostlar edinmeni istemiyorsa o zaman bir an önce işe girmeye çalış. Bankada kendine ait bir hesap açarak kendi yaşamını kurabilmek için maaşlarından birikim yapmayı dene. Elinden maaşını almak isterlerse aldığından düşük söyleyebilirsin maaşını ve ailene beyan ettiğinden fazlasını banka hesabına aktarabilirsin. Mesleğinle ilgili bulamasan da bir işe gir. (İnternetten yine mesleğinle bağlantılı başvurular yapabilirsin.) Yeter ki sosyal çevre oluştur ve maaşın olsun. Küçük yer diyerek azımsama, lütfen. Kasabada büyümüş, başarılı, özgüvenli çok insan var. Anlaşabileceğin, güvenilir, iyi kalpli, merhametli ve mutlaka eğitim olarak dengin (üniversite mezunu) bir beyle karşılaşırsanız ölçülü, mesafeli ve çok dikkatli olarak yuvanı kurmaya çalış. Evlendikten itibaren üç ila beş yıldan önce çocuk sahibi olmayı düşünme. Çalışmayı asla ama asla bırakma. Mutlu olamazsan vazgeçebilme şansını korursun, böylelikle. Seni ne kadar küçümsemeye çalışsalar da; gerçek değişmez. Sen üniversitenin 4 yıllık lisans programı mezunu; meslek sahibi genç bir hanımsın. Güvenini topladığında iyi iletişim kurabiliyorsun. Demek ki ne duyarsan duy; kendini biliyorsun. Baskıları, kendini kötü hissettirme çabalarını görmezden gel. Sana ''Ne anlarsın,sus!'' dendiğinde (içinden ne geçerse geçsin) alaycı olmadan gülümseyip şakaya vurarak ''Eh, haydi kendiniz yapın bakalım... Sonra yapamazsanız karışmayacağım,ama.'' muzip ve tatlı sesli cevap vermeyi dene bakalım. Bunu üzerine ne denirse sus, gülümse, sakince oradan uzaklaş. Hiç belli etmeden izle, nasıl şaşıracaklarını. Sana kötü davranan insanları öfkelenmeden gülümseyip şakaya vurarak şaşırtırsan ne yapacaklarını bilemez; eski kaba hallerini sürdürmek isteseler de onları keyiflendiren üzülüp kızmanı göremedikçe, bilakis, onların kırıcı davranışlarının sana dokunamadığını farkettikçe sinirlenir ama giderek sessizleşirler. Söz konusu sadece psikolojik şiddet ise bu yolu da bir deneyebilirsin. Bu arada yine hatırlatayım; daima duygusal destek alınabilir ve bu, dünyanın en normal davranışıdır. Aile hekimine de danışarak ücretsiz konuşup tavsiyesini alabileceğin terapi uzmanı araştırabilirsin. Çünkü evet, güçlü ve güvenli olman çözümdür. Lakin, senin güçlü ve güvenli olman, karşılaştığın tutumun psikolojik şiddet olduğu gerçeğini değiştirmez. Diğer yandan sen meslek sahibi, eğitimli, her şeyin farkında olarak güçlü ve güvenli durabildikçe seni psikolojik yıpratma çabalarının üstesinden gelebilirsin. Bir söz var:''En iyi intikam,kendi hayatını yaşamaktır.'' İyi haberlerinle güzel günler dilerim.
      il-han, ilhan Hande

      Sil
  31. tablet aldırmak için napmalıyım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli Okurum...
      Sorunun içeriğinden ve sorma şeklinden genç yaşta olduğunu tahmin etsem de sorayım... Aile büyüklerine mi (anne-baba,ağabey, vs); erkek arkadaşına mı; eşine mi, tablet aldırmak niyetindesin?
      1-Bir iş bulup hak ederek para kazanıp taksitle bir tablet alabilirsin. (Ofis sunumların veya ofis dışında çalışman için gerekliyse üstlerini bu ihtiyacından haberdar edebilirsin, nazikçe.)
      2-Tablete ne için ihtiyaç duyduğunu ve maddi durumunun buna yetmediğini aile büyüklerine açıklayıp kibarca bunu sana armağan etmelerinin mümkün olup olamayacağını sorabilirsin.
      3-Tablete en çok ne sebeple ihtiyaç duymaktasın?:
      *Okulunla, işlerinle, ilgi duyduğun alanlarla ilgili olarak, ya da; öğrenmekte olduğun yabancı lisanla ilgili otobüste, vapurdayken dahi sorular çözüp okumalar yapabilmek için mi?
      *Bir blogger olmak, blogunun teknik aksamıyla (aksam=donanım) pratik bir şekilde ilgilenebilmek niyetiyle mi?
      *Günlük gazeteleri kolayca takip edebilmek ve internet üzerinden ''e-kitap''lar okuyabilmek için mi?
      *Çektiğin fotoğrafları düzenleyebilmek, işin veya hobilerinle ilgili başarılı sunumlar hazırlayabilmek için mi?
      *Aralıksız olarak tanıdıklarınla ''chat''leşebilmek -yolda, otobüste, sınıfta, ofiste, sıkıcı bulduğun derslerde :)- için mi? (Direksiyon kontrolünü kaybedip çarpmamak için klakson=korna çalan aracı, ilgine ihtiyaç duyup sana kendini işittirmeye çalışan yakınlarını, kendisine bir kap su bulman için gözünün içine bakmaya çalışan kedi-köpeği,vs farketmezsin o vakit ki bu üzücü olur...)
      ''ELEGAN HAYAT Blogumuz'' hem kendinin, hem çevresinin farkında, duyarlı, nazik, hevesle kendini geliştiren bireyler olabilmenin yollarını araştırmakta... Gelişmiş ve uygar insan olmaya hizmet eden sebepler ilgimizi çekmekte... Yaşadığımız dünyanın buna ihtiyacı var.
      Lütfen, tablete ihtiyaç duyma sebebin hakkında aydınlatır mısın, blogumuzu?
      il-han

      Sil
  32. Merhaba ben. Asosyal bir kızım kalabalik bir otlrtama girdgim zaman başım agrıyor ve konusulanları anlamıyorum. Sessiz sakin oyle oturuyorum biri bna soru sorarsa cvp veriyorum onun dsnda oturuyom oyle. Bir sey yapmam istendigi zaman hemen sitres oluyorum kafamdan onlarca soru geciyor yapabilirmiyim nasl yapariM yapamazsam nasl olur falan diye bukonuda yardmci olursaniz sevinirim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Değerli asosyallikten muzdarip Adsız Okurum...
      Probleminiz çok tanıdık... Gençlerde daha sık rastlanmakla birlikte emin olunuz dünyada pek çok insan, sizin gibi biraz çekingen, biraz nerede nasıl konuşup nasıl davranacağını bilememekten dolayı kendini sosyal yaşamdan uzaklaştırmış... Hiç gerek yok! Dünya, onunla doğru iletişim kurulduğunda cıvıl cıvıl...! Nasıl? Bu blog zaten bunun yanıtını veriyor, uzun uzun... :)
      Lütfen, önce 28 Mart 2015 tarihli yorumumu (üşenmezseniz bir üstteki Ocak 2015 tarihli yorumumu da) ve sonra ''Hayatınızı Değiştirmek için Kendinizi Geliştirmek'' makalemin tamamını; ''Güzel Konuşma'' ve özellikle ''Yeni Arkadaşlar, Yeni Tanışmalar'' makalelerimi okuyabilir misiniz? Hem tarihlerini verdiğim yorumlarımda, hem bu makalelerimde sağlıklı sosyalleşebilmenin, özgüven sahibi olmanın bileşenlerini öylesine detaylı anlattım; örneklerle yollarını açıkladım ki...! Pek çok makalem ve yorumlarımda onca anlattıklarım, buraya sığmaz. Hepsini bir seferde okumanız gerekmiyor. Kahvenizi alıp ağır ağır, nedenlerini düşüne düşüne okuyabilirsiniz. :)
      İlle de çok kısaca ana başlık istiyorsanız lütfen okuyunuz derim, bol bol... Yeterli entellektüel birikiminiz yoksa fikriniz de olamaz. Okumak, zihinsel aktiviteyi hızlandırır; olaylar arasında bağlantı kurmayı sağlar; yazılı metinlerin zihninizde imajlara kavuşması (yani okuduklarınızı film izler gibi gözünüzde canlandırabilmeniz) işittiklerinizin zihninizdeki bilgilerle birleşmesini yani ''çağrışım''ı gerçekleştirir. Konuşacak şeyiniz olur. :)
      Benzer sebeplerle filmler izleyiniz, derim.
      Kavrama ve konsantrasyon için bir esrarın çözüldüğü polisiye filmler (dedektiflik), duyguları ifade edebilmek, konsantrasyon ve sanatsal bakış açısı kazanmak için festival ödüllü filmler...
      Dik durun, gülümseyin, sokak hayvanlarını gözetin, memleketten ve dünyadan haberdar olun, alçak sesle ama anlaşılır telaffuzla, tonlamaları yerinde kullanarak konuşun...
      Bunları sadece evin dışındayken değil; en yakınlarınızla, yanında en rahat ve samimi hissettiklerinizle birlikteyken de yapın ki doğallaşın, edindikleriniz bünyenize işleyebilsin. İnsanlarla ilgilenin; merakla değil, ilgiyle ve gülümseyerek sorun sorularınızı. Cevapları dikkatinizi vererek dinleyin; anlatılanlara katkıda bulunun.
      Bunları yaptığınızda hepsi, zaman içerisinde birleşecek ve bir gün bir bakmışsınız çekingen, ürkek, konuşamayan, kız gitmiş; güvenli, güler yüzlü, her şeyle ilgili, söz ve tavırlarından emin, ilgili ve ilgi çeken bir kız gelmiş.
      Sağlıcakla kalınız, güzel günlere...
      il-han, ilhan Hande
      NOT: ''Yapamazsam'' diye bir kavram yok. Hemen olmayabilir, diyelim. Okuyacağınız gibi, bu, bir süreç. Eğer istiyorsanız manen güçlü, bilgili, gelişmeye açık, nazik, güvenli ve çekici bir hanım olmayı; olusunuz. Makalelerimi biraz az okumuşsunuz galiba... Bir hata olmuş, bir fincan veya kalp kırılmışsa çekinmeden özür dileyip telafi etmeye çalışmak; ha, bir POT KIRILMIŞSA mahçubiyeti çok da gizlemeye çalışmadan şirin şirin GÜLÜMSEMEK :)

      Sil
  33. Merhabaa..Özge ben...Size bir kaç sorum olacaktı:

    1.Öncelikle: sizi merak ettim çok gizemli birisiniz, bize kendinizden bahseder misiniz? Bu etkili cümleleri nasıl kurabiliyorsunuz? Biyografinizi okumak istiyorum..

    2.Blog yazmaya nasıl karar verdiniz ve size ne kattı, isteyen herkes blog yazabilir mi? Bu konuda ne hissediyor ve ne düşünüyorsunuz?

    3. Etkili sözcüklerle kurulan cümlelerin ve iletişim becerisinin; gerek iş hayatında gerekse özel hayatta karşıdaki insanı etkilediğini ve ikna etme açısından çok önemli bir rolü olduğunu çok iyi biliyorum; ama etkili bir iletişim kabiliyetim yok ve etkili cümle kuramıyorum,konuşurken tıkanıyor; 2 cümleyi bir araya getiremiyorum...Kendimi ifade edemiyorum...
    (sözlü iletişimde)...Ne yapmalıyım?

    4.Oturmuş bir kişilik ve özgüven nasıl elde edilir(sanırım ben bu konuda biraz geç kaldım) Bunun için ne yapmalıyım(benim için çok önemli bir konu)?

    5. Sevgi konusunda herkese karşı çok vericiyim ama kepçeyle verip çay kaşığıyla alıyorum , Üstüne üstlük gösterdiğim sevginin adına da yalakalık deniliyor(halbuki çok içtendir benim sevgim)
    ne yapmalıyım?

    Sorularımı yanıtlamak elbette ki sizin iradenize bağlı, lakin her sorumun cevabını bilmek beni mutlu eder...
    Şimdiden teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabaaaa, Özge...! Hoş geldin, blogumuzun meraklı ve ilgili arkadaşı! Elbette, sorularını yanıtlarım. Bir çok soru sorduğunu görünce galiba biraz beklettim. Gelelim, sorularınaaa... :) Evet... Gelemiyoruz! Çünkü, tam tek tek sorularını yanıtlamaya başladım ki sorularının cevaplarının gayet girift ve ayrıntılı, birbiriyle ve makalelerimde şu ana değin işlemiş olduğum kimi konularla da ilişkili gelişmekte olduğunu gördüm. Bunun üzerine mesajını ve sorularını başlı başına bir makale konusu yapmamın keyifli ve belki diğer blog arkadaşların için de ilgi çekici olabileceğini düşündüm. Keyifli ve meraklı sorularına teşekkürler...! Pek yakın zamanda merak ettiğin cevapları Elegan Hayat Blogu'muzun bir makalesi olarak okuyabileceksin! :)
      Sadece 3. ve 5. soruların doğrudan seninle ilgili. Onları buradan çözmeye çalışabiliriz...

      Sil
    2. Özge, 3., 4. sorularının cevabı ortak, bir anlamda. Çünkü ne denli kendinize güvenemezseniz o denli kendinizi istediğiniz gibi ifade edemezsiniz. Ama bir başka bakış açısı ile de kültürel ve aktüel birikiminiz yeterli değilse daha çok okumaya, izlemeye, detayla ait olduğu bütünü aynı anda fark edebilmeye, çevrenize duyarlı olmaya ihtiyacınız varsa yine kendini ifade sorunu çekingenliğe, çekingenlik de güvensizliğe dönüşebilir. Hem kültürel, hem farkındalık bakımından eksik olup sınırsızca kendine güven duyanlar, zaten biliyorsun konumuz dışında. İnsan doğası, iyiye doğru gelişip yenilenmek üzerine kurulu. Mesajından ilk gruba dahil olduğunun farkındayım, Özge. Yani çekingen yapın kendini ifade etmende sıkıntı yaşatmakta sana. Çekingenliğini aşmak, öz güvenini artırmak için ne yapabilirsin? 19 Mart 2015 tarihinde Adsız bir blog okurumuz, kendini ifade edememe sorununu paylaşmış. Lütfen ona verdiğim cevabı ve ardından ''Güzel Konuşma'' ve ''Güzel Duruş, Güzel Yürüyüş'' makalelerimi okur musun? Bu iki makalede anafikir kendine güvenle nezaketi, doğallıkla ve samimiyetle birleştirebilmek... MUTLULUK VE BAŞARI İÇİN YAPABİLECEKLERİNİN FARKINDA VE GÜVENLİ OLMAK, ÇEVREYE DUYARLILIK, önemli.
      5.Ssorunun üzerinde durmak isterim...
      SEVDİĞİN KADAR SEVİLMİYORSUN: Sevdiğin kadar sevilmiyorsun ve verdiğin kadar alamıyorsun... ''Yeni Arkadaşlar, Yeni Tanışmalar'' makalemi lütfen okur musun? Okuduğunda belli ölçüler ve nezaket çerçevesinde ilk tanışmadan samimiyete geçişi anlatıyorum.
      Evet, acı ama biçimler, ilişkilerimizin, sosyal bağlarımızın, yakınlıklarımızın başlangıcı. Başlangıçta kimse kimseyi tanımıyor. O makalede söylediklerimden biri hem kendinize, hem karşınızdakine birbirinizi tanımanız, anlamanız ve sevmeniz için zaman vermenizin gerekliliğidir. Senin ilk tanışmadan samimiyete, yakınlıklara giden sürecin diğerlerine göre belki kısa... Tutumunu bir parça değiştirebilirsin. ''Yeni Tanışmalar''ı okursan ''samimi bir ölçülülük'' olgusunu daha iyi anlayabilirsin.
      SEVMEK ZAMAN İSTER. Üstelik bir insana bütün sevgini ve ilgini aktarırsan; 1.Sıkılabilir 2.Zaten çok bol verdiğin için kanıksayabilir (alışır); o kadar doğal gelir ki ilgin, sevgin; o, verme gereği duymaz... Sen zaten veriyorsun! Adımlarını biraz nazlanarak ve yavaş at. Karşındakinin senin için emek harcayıp yorulmasına olanak ver, lütfen. Bu, nazik, içten gelerek güler yüzlü ve ilgili olmaya engel değil. Gülümse, hoş sohbetin olsun; kendine güven. Yine de samimiyeti artırmada ilk adım karşıdan gelsin. Bir kahve daveti alır, börek yemeye davet edersin; doğum gününe çağrılır, iş çıkışı akşam üstü yürüyüşüne davet edersin... Bir adım o, bir adım sen...
      Bütün programını onu merkez alarak yapmak, zamanla öz güvenini sarsar. Karşındakini dikkatle dinlerken ilgi alanlarından söz edebilirsin; okudukların, izlediklerin... Arkadaş, dost ya da duygusal bağ kurabileceğini düşündüren biri... Kıyaslama yapma; nazik olmaz ve karşındakini uzaklaştırır.
      Sohbet paylaşmak için; üstün veya haklı çıkmak için değil.
      Biri, seni farklı düşündüğünde de sever. Farklı fikri nazikçe ifade etmeyi makalelerimde anlatıyorum.
      Karşındakinin de emek vermesine fırsat veren yeni, daha nazlı tavrına güven ve güler yüzü de ekleyiver.
      Uyumlu ve kafa dengi insanlarla karşılaşmak, nadir bir şans, armağan. O yüzden arkadaşlar çok, dostlar az. Herkesi eşit sevmek gerekmiyor. Zaten biri, değerli olduğunu çok sevilmesinden anlar. Zaman, karşıdakinin emeğine fırsat vermek, her bireyi gerçekçi bir şekilde içsesi de dinleyerek farklı seviyelerde benimsemek; her zaman nazik, doğal olabilmek ana hatlar...
      Yaşayabileceğin güzel değişikliklerden haberdar edersen sevinirim.
      NOT: Blog yazma ile ve benimle ilgili sorularını bir iki gün içerisinde ayrı bir makale halinde yayınlayacağım. Keyifli günlere...

      Sil
  34. annem ile babam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendisine tablet aldırmak isteyen okurumsun, tahmin ederim. Nasıl tablet aldırabileceğini sorduğun mesajına ayrıntılı bir cevap yazdım, zaten. İhtiyacını ve hangi amaçlarla tableti kullanmak istediğini ailene açıklayıp kibarca rica etmenin uygun olacağını anlattım, orada. Öğrenmek istediğin bu konuda küçük numaralar ise evlatlarısın, şirinlik yapabilirsin, diyeyim, hatırın için. Ama bir kez daha hatırlatmış olayım ki Elegan Hayat Blogu'muz, hayatı doğru ve samimi bir yoldan iyileştirmek üzerine kurulu. Samimiyet, dürüstlük ve nezaketle kapıları açabilmek, değerli olan...
      NOT: Diğer blog arkadaşlarının yorumlarını ve makalelerimi de oku, olur mu? Blogumuza mesajlarını ileten blog arkadaşlarının üslubuna bir bakmanda; makalelerimde iletişim kurmak üzerine değinmiş olduğum konuları incelemende fayda görüyorum. Sosyal yaşamda en samimi olduklarımızla dahi iletişim kurarken nazik olmanın, yeni tanıştıklarımızla iletişim kurarken izlememiz uygun olan konuşma ve davranış biçimleri, v.b. konuları göz ardı etmeyesin...

      Sil
  35. Merhaba hocam düzenli bi kitap okuma alışkanlığı edinmek istiyorum yaş oldu 25 ama hala isteyipte yapamadığım içimde ukte kalan şeylerin başında kitap okuma düzenli bi şekilde bu konuda sayısız video liste Vs bulmaya cliasip uygulama ya çalıştım ama belli bir süreden sonra kitap okumayı ne yazıkki bırakıyorum bu konuda yardımcı olursanız minettar kalırım hocam iyi çalışmalar dilerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Serkan... Sorun beni çok sevindirdi. Henüz değinmediğimiz bir konu bu. Kitap okuma sevgisi hatta ihtiyacı diyeceğim. Evet, okumak bir ihtiyaç. Kişinin kendini geliştirmesi, zihinsel aktiviteleri ve öğrenmeyi hızlandırması, elbette okuma gerekliliğinin entellektüel sebepleri. Bir de manevi boyut var. Klişeler çok defa doğruyu yansıtırdan yola çıkarsak yemek karnı doyurur, metabolizmayı besler; kitap okumak ruhu doyurur; zihni besler. Öncelikle bu soruyu sormuş olman bile senin okuma heyecanına sahip olduğunu gösteriyor. Henüz ilgi alanlarına, sende merak uyandıracak konular ve yazım stiline rastlayamamışsın. Okumak, ille de elimize gelen her şeyi okumak değil. Bunu yapanlar elbette var ve bu şekilde ''Ah! Nereden zihnimde kalmış bilmiyorum ama şu, şudur!'' dedirten bir çok faydalı bilgi kırıntısı kalır hafızada. Ama sevgiyle ve heyecanla okumak, iş-güç, okul, aile durumları, v.s. sebebiyle kitaptan uzak kalınan zamana hayıflanmak için önce merak duyduğun konuları belirlemen iyi olur. Romanlarla başlamanı öneririm. Romanlar, gerçek olaylardan yola çıkanları dahil, kurgudur. Romanda okuduklarımız hayal gücümüz sayesinde gözümüzün önünde akan bir film haline gelir. Sürükleyici bir romanı okumak, zihnimizde kendi sinema filmimizin rejisörü olmak gibi bir şeydir. Hayatta neler senin için enteresan, Serkan? Maceracı biri misin? Ruhani konularla mı ilgilisin? Romantik mi, komik mi, birazcık asi misin? Kendine bu soruları sor. Film seyreder misin? Hangi tür filmleri seyretmek hoşuna gitti, bugüne kadar? Jason Statham'ın oynadığı tarz mı? Festival filmleri mi? (İnsanın hayatta başına gelebilecekleri reel ve yalın olarak ortaya koyan ve gerçek hayatta çoğu defa karşılaştığımız gibi sonu belirsiz bir şekilde kalakaldığımız durumlar.), şövalyeler ve şatolar mı, hayalet hikayeleri mi, bir cinayetin çözümlemesinin yapıldığı polisiyeler mi? Eski Yeşilçam filmleri mi? (Türkan Şoray'lı, Tarık Akan'lı...) Tarihi olaylar ilgini çekiyor mu? İşte hangi tür film izliyorsan ve hayatta neler sende merak duygusu uyandırıyorsa o konularda okumaya heyecan duyabilirsin. Kitap önerebilirim; ama bunun için bu sorduğum soruların cevaplarını bilmem lazım. Haydi bakalım; ilk önce gerçekten heyecan ve merak duyduğun konuları belirle. Benim hatırıma gelmemiş konular da olabilir. İyice bir kendini dinle bu cevapları ararken. Merak ve ilgi alanlarını keşfettikten sonra kitapçıya ya da sahafa gidebilirsin. Ben genellikle sahafları tercih ederim. Yüzlerce eski kitap içlerinde neler olduğunu merak edelim diye rafta bekler. İlgi duyduğun konuda olduğunu tahmin ettiğin kitabın ilk paragrafını oku; ortadan rastgele bir kaç sayfaya da göz gezdir. Dili sıcak geldi mi? Yoksa uzun ve ağdalı cümleler, bitmeyen tasvirler, şu an seni soğutur mu? Konu, kişiler, diyaloglar hoşuna gitti mi? Onu al.Değerli psikiyatrist ve yazar Doç Dr. Nusret Kaya, okuduğunuz her şey sizi geliştirir, der. Çizgi romanlar dahil. Müthiş bir kitap kurdu olabileceğini sanıyorum. Selamlarımla. :)

      Sil